Beyazlık,
Beyazlatma,
Beyazlaşma,
Beyazımtırak,
Bembeyaz,
Süt beyaz,
Kar beyaz,
Beyaz, beyaz, beyaz…
Bütün atmosferiniz beyaz olduğunda, beyaza dair ne varsa aklınıza düşüyor ve beyaz ile hayat arasında gidip geliyoruz.
İnsan beyaza doğuyor, ya da bir görüşe göre “beyaz bir levha” olarak doğuyor.
Yönü, zamanı ve mekanı olmayan bir beyazlıktır bu.
Önce zamanı, sonra yön duygusunu ve sonrasında da mekanı inşa ediyor çevre.
Kendi irademiz ve duygularımız dışında, sınırları ve kuralları belirlenmiş bu dünya da, bu inşa edilmiş dünya ile mücadele ediyor.
Bir varlık olarak “birey” olabilmek için.
Sonra da;
Siyah,
Siyahlık,
Siyahlatma,
Siyahlaşma,
Siyahımtırak,
Simsiyah…
Keşke geldiği gibi beyaz olarak bu dünyada, insan kendi dünyasını inşa edebilse…
Mümkün müdür?…
En azından düşünmeli.
Bir önceki yazı Tek Başına Kalmak
4 Comments
Beyazın rengini korumanın bu derece zor olduğu bir dünyada, diğer renklerin de tadına vardıran bir yazı..
Ne demiş Atilla İlhan;
“Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden”
“Kirlenmek güzeldir” in sloganlaştığı bir dünyada bembeyaz umutlarımız olsun…
Beyazın rengini korumanın bu derece zor olduğu bir dünyada, diğer renklerin de tadına vardıran bir yazı..
Ne demiş Atilla İlhan;
“Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden”
“Kirlenmek güzeldir” in sloganlaştığı bir dünyada bembeyaz umutlarımız olsun…
zaten dünyaya geliş nedenimiz bu ne kadar beyaz kalacağız, yada siyahlaştığımız farkettiğimiz anda tekrar beyazlaşmak için çaba gösterecekmiyiz ? Beyaz dönmek mümkün değilde ne kadar beyaza yakın yada siyaha yakın olarak döneceğiz
Bence mümkün değil, aksi halde o zaman herkes Peygamber olurdu.Elinize sağlık.