• Ana Sayfa
  • Mehmet Semih Söylemez Kimdir?
  • KİTAPLAR
    • Birlikte Başarmak
    • Duygusal Sermaye
  • MAKALELER
    • Dünyadan Haberler
  • Medya
    • Videolar
    • Fotoğraflar
  • İletişim
  • [tg_social_icons style="light" size="small"]
  • Ana Sayfa
  • Mehmet Semih Söylemez Kimdir?
  • Kitaplar
    • Birlikte Başarmak
    • Duygusal Sermaye
  • MAKALELER
    • Dünyadan Haberler
  • MEDYA
    • Videolar
    • Fotoğraflar
  • İletişim

Bazı Harcamalar Çok “Kârlı”dır

21 Kasım 2011

Bir ülkenin gelişmişliği, toplumu oluşturan tüm insanların “toplam kalite”sinden oluşur. O yüzden eğitim, sadece ailelerin ve okulların sorumluluğu ile geçiştirilemez. Yaşamın olduğu her yer bir eğitim alanıdır ve bu alanları yönetenler, hem kendilerinin (hiç kimse eğitim süreçlerinden kendini muaf tutamaz), hem de birlikte çalıştığı insanların gelişiminden sorumludur.

Toplam kalite arttığı oranda, sokaklar daha paylaşılır, aileler daha huzurlu, üretim alanları ise, hem daha yaşanılır, hem de çok daha verimli olur.

Bunun gerçekleşmesinin koşulu; “eğitim şart” demek değil, eğitimin hayatın kendisi olduğu bilinci ile eğitimi doğumdan ölüme, istisnasız her insan için bir “süreklilik” haline dönüştürmektir.

Üretim alanları da bu sürekliliğinin temel yapı taşlarından biridir. Hem üretime yönelik uzmanlaşmalar,hem de her çalışanın bir “birey” olması anlamında eğitim, sürekli gelişimin ve değişimin belirleyicisidir.

“Eğitim süreci”ni yaşayan bir olguya dönüştürebilenler, çalışanlarının gelişimini sağlayıp, kalıcı kurumlar arasında yer alabilirler.

Bir üretim alanının çalışanlarına başka iş alanlarından talep çoksa, bu kurumların yöneticileri, bundan üzüntü değil, mutluluk duymalıdır.  Demek ki doğru uygulamalar yapılıyordur.

Kurumlar;  çalışanlarının, “oralı olma” duygularını geliştirecek özelliklere sahip olduğunda, çalışan sıkıntısı çekmez. Aidiyet, yüksek maaşlarla değil, “ben ……. çalışıyorum” cümlesini kurdurabilen kurumlarda oluşabilir.

İki iş adamı konuşuyor;

Biri diğerine; “insanları işe alıyoruz, eğitiyoruz. Birkaç yıl sonra bırakıp gidiyorlar.”

Diğeri cevap veriyor; “Eğitmesek ve gitmeseler daha mı iyi?”…

Gelenler geldikleri gibi gidiyorsa, yöneticiler en kısa sürede bir aynanın karşısına geçmeli. Bir şeye dikkat etmek gerekiyor. Bu ayna lunaparktaki “deformasyon aynası” olmamalı.

 

Bir önceki yazı “Farkına vardım ki buna “Duygusal Sermaye” deniyormuş…“

AGTbirey olmakdeformasyon aynasıDuygusal SermayeMehmet Semih Söylemezyüksek maaşlarla
Paylaş

MAKALELER

Mehmet Semih Söylemez
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan biri olan AGT A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesidir.

Diğer Yazılar

Yeni bir yılın ışıkları…
26 Aralık 2019
Gelecek, Düet Zamanı…
9 Aralık 2019
[2] için [4]
19 Kasım 2019

8 Comments


Kazım Uludağ
21 November 2011 at 17:51
Cevap

İsabetli görüş ve yerinde tespit ve yorumlarınızı paylaştığınız için TEŞEKKÜRLER…

Kazım Uludağ



Kenan
21 November 2011 at 18:22
Cevap

Özlü sözlerle yorum yapmak istiyorum
1. Yüreği eğitmeden beyni eğiten eğitim, eğitim değildir. ” Aristoteles ”
2. Öğretmek 2 kere öğrenmektir – Konfüçyüs

2. kuralı altımda çalışan herkese uygularım bu sayede daha çok şey öğrenirim. Bunu anlamak ve fark etmek için Yüreğin eğitilmesi gerekir..



Ergin Civan
22 November 2011 at 11:23
Cevap

Eğitimin ve kurumlarda ait olma ve özdeşleşme olsunun ne kadar önemli olduğunu vurguladığınız yazı için teşekkürler.



İbrahim YILDIRIM
22 November 2011 at 14:34
Cevap

Uzun bir yolculuktur yaşamak gah kendi içimizde gah kendi dışımızda rampalarıda vardır bu yolculuğun iniş çıkışları, sarp kayalıkları. Agt böyle bir hikaye aslında. Hikaye, kitap, roman bile anlatmaya yetmez bu yolculuğu belkide. Ufacık atölyeden, binek bir toros arabanın arkasına pervazları koyup dükkan dükkan dolaşmak sureti ile elde edilmiş, kazanılmış bir birikim. uzaktan bakıldığında şaşılacak garipsenecek bir durum. yazılarınız ile göstermiş olduğunuz fikri yapıya sahip patronları sahipleri var AGT’nin. Sizler varsınız. Bu memlekete katma değer sağlayan istihdam sağlayan, parasından çok personelinin eğitimini düşünen insanlar var. Seviniyorum ülkem için siz ve sizin gibi fikri yapı ve platformlara sahip firma sahiplerinin artması dileği ile. Çok teşekkür ederim. SAYGILARIMLA…



yadigar
23 November 2011 at 10:07
Cevap

sizin gibi düşünen işverenlerin olması gurur verici.işte bu duygusal düşünceleriniz sizi dünya ya taşıdı.
Böyle uygulamalı bir işletme de çalışma yı çok arzu ederdim.



Doğan Cüceloğlu
24 November 2011 at 08:38
Cevap

Akıllı insan gerçekten akıllı ise egosu ile değil aklı ve gönlüyle kararlarını verir. Aklı “biz”den başka bir gerçek olmadığını görür, gönlü onu eyleme götürür. Mehmet Söylemez’in iş adamı olduğu bir Türkiye’nin geleceğini aydınlık görüyorum kendisini saygıyla selamlıyorum.



Ufuk Tarhan
25 November 2011 at 05:20
Cevap

Bu kadarcık bir yazıda, bu kadar az kelime ile bu kadar çok şey anlatabilecek birikim oluşturmak ve bunu cömertçe paylaşmak…

Beni yazınızın en az içeriği kadar etkileyen; söylediklerinizi eyleme böylesine coşkuyla dönüştürmeniz. Duygusal sermayenizi kullanıma açmanız… Gelecek sizin gibi değerlerle çok daha Güzel Gelecek.

Teşekkür ve tebrikler…



Murat Çamur
25 November 2011 at 22:25
Cevap

Ben AGT’de çalışıyorum.



Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • En Çok Okunanlar

    • Farkına vardım ki buna "Duygusal Sermaye" deniyormuş...
      13 Ekim 2011
    • İş Bitirmek mi?, İşi Bitirmek mi?
      23 Şubat 2012
    • Saz Çalmak
      6 Mart 2012
    • Uyku Hali
      7 Şubat 2012
    • Bazı Harcamalar Çok “Kârlı”dır
      21 Kasım 2011


  • En Çok Okunanlar

    • Farkına vardım ki buna "Duygusal Sermaye" deniyormuş...
      13 Ekim 2011
    • İş Bitirmek mi?, İşi Bitirmek mi?
      23 Şubat 2012
    • Saz Çalmak
      6 Mart 2012
  • Kitap Satış Noktaları

       

     

  • Son Okunan Yazılar

    • Yeni bir yılın ışıkları...
      26 Aralık 2019
    • Gelecek, Düet Zamanı…
      9 Aralık 2019
    • [2] için [4]
      19 Kasım 2019

  • Ana Sayfa
  • Mehmet Semih Söylemez Kimdir?
  • İletişim
© Her Hakkı Mehmet Semih Söylemez'e aittir.