Son günlerde Edwin Abbey’in bir cümlesi zihnimde dolanıp duruyor; “Büyümek için büyümek, bir kanser hücresinin ideolojisidir.”
Günümüzde ölçekler genellikle büyüklük üzerinden anlatılıyor. Sürekli büyüme isteği konuşmaların ana eksenini oluşturuyor. Giderek çoğalan nüfus, artan ihtiyaçlar, başta ekonomi olmak üzere, her şey “büyük” olmaya itiyor. Refahın artması için bir zorunluluk gibi gösterilen bu konu, yeterli zemin ve koşullar oluşturulmadığında, Edwin Abbey’in cümlesini haklı çıkaracak sonuçları da doğurabiliyor. Önce kanserli hücre büyüyor, sonra metastaz. Sonuç; büyük problemler…
Büyümekte olan ülke ekonomileri ve işletmeler için bu konu üzerinde düşünülmesi gerekenlerin başında geliyor.
Büyümek… Evet, her organizmanın kaçınılmaz gerçeği… -Büyümeyen tek şey, herhalde Japonların Bonsai’leri. Her organizma doğduğu andan itibaren büyümeye başlar, doğanın döngüsü bunun üzerinedir. İnsanın inşa ettiği sistemler de büyümek üzerine kuruludur. Büyümeyen sistemler kaçınılmaz olarak küçülürler ve yok olurlar.
Bir tarafta büyümenin diğer tarafta ise büyümemenin getirdiği sorunlar…
Ne yapmalı, nasıl bu paradoksu aşmalı…
Yapılması gereken bir tek şey var; büyümek için büyümemek. Bir başka deyişle amacı sadece “büyümek” olarak belirlememek.
Evet, bir sistemin tek amacı büyümek olarak belirlenemez. Belirlendiği anda kaçınılmaz olarak “sentetik” bir alana sapılır ki bu da kanserli hücrelerin ortaya çıkmasına ve sistemlerin içeriden çökmesine neden olur.
Kurumlar ve o kurumların inşa ettiği sistemler, kendi gelişme çizgileri sınırları içinde büyüyebildiği oranda sağlıklı olurlar.
Burada ilginç bir durum söz konusudur. Çoğu büyüyen şirketin zaafa uğramasının nedeni, büyümeyi sadece “fiziksel” bir konu olarak ele almasından kaynaklanır. Oysa her büyümeyle paralel gidecek zihinsel kapasite oluşturulmadığında, “büyüme” felakettir. O nedenledir ki büyüme sistemin bütününde ve özellikle de zihinde başarılabildiği oranda sonuç verir.
Şu bir gerçek ki, büyüme potansiyeline sahip sistemler ve bu potansiyeli kontrollü olarak geliştirecek zihinler bir arada ise sorun yoktur. Ancak bunlardan bir tarafta zaaf varsa hücreler içinde “kötü” olanlar, el sallamaya başlar…
Akio Toyoda ne güzel özetlemiş bu durumu yıllar öncesinden:
“Problem, büyüme temposunun insan kaynağı geliştirme temposundan daha hızlı olmasıdır. Problem, büyüme temposunun kendisi değil, büyüme temposu ile insan geliştirme temposu arasındaki ilişkidir…”
Bir önceki yazı BİRİKTİRMEK…
Leave A Reply