İnsan biriktirir;
Nesneleri biriktirir,
Öğrendiklerini biriktirir
Sevinçlerini biriktirir,
Hüzünlerini biriktirir,
Anılarını biriktirir…
Biriktirir de biriktirir. İnsana her biriktirdiği bir değer kazandırır, bazı biriktirdikleri ise yük olur.
Değer katmak ile yük olmak arasında iyi bir denge kurulabilirse, tüm biriktirilenler insanı geliştirir. Ancak bunun tersi olduğunda, insan biriktirdiklerinin altında ezilip yok olur gider.
İnsanları ezen, insanların yaşamını bir anlamda zehir eden biriktirmeler, konunun diğer öznesinin fikri hiç alınmadan çoğu zaman, tek taraflı düşünmelerin sonucu olarak ortaya çıkar.
Yaşam buna dair o kadar çok örnekle dolu ki… Bu konuda başı biriktirilen “öfkeler” çeker. Öfke ilginçtir. İnsanın zihninden atılmadığı zaman zarfında, giderek büyür. Üstelik onu büyüten çoğunlukla dış etmenler değil, insanın kendisidir.
Evet… Kendisi…
Nadide bir çiçek gibi büyütülen öfke, bedenin ve ruhun çeperlerini zorlar. Zaman içinde ruhsal metastaza da dönüştüğünün örnekleri, çok uzaklarda değil, kendimizin de dahil olduğu ortamlarda fazlasıyla mevcut.
Garip olan ise; bu biriktirilenlerin, özellikle de “öfke” üzerine olanların çoğunun kökeni, olayın kendisinde değil, iletişimin olmamasından kaynaklanır.
Konuşulmuş olsa, paylaşılmış olsa çoğu konu, ruhu örseleyen olmaktan çok mizahın alanına kayabilecektir.
Bu nedenledir ki; insanın binlerce yılda inşa ettiği medeniyet denilen o büyük alanı var eden unsur; açıkçası iletişim ve onun aracı dil boşuna değildir.
İnsan yaşamının olmazsa olmazı iletişim meselesi, şirketlerin de yaşam kaynağıdır.
Eğer bir şirkette işler iyi gitmiyorsa, önce makinelere, ham maddelere vs. değil, çalışanlar arasındaki iletişime bakmak gerekir.
İletişim kanalları ne kadar açıksa, şirketlerin geleceği o kadar açıktır. Özellikle de yöneticiler ile çalışanlar arasındaki iletişim kanalları, bu konu da başı çeker. Çoğu şirkette görülen problem; şirket içinde birtakım insanların, yöneticilerin haberi olmadan, yöneticinin etrafında bir sis bulutu oluşturmasıdır.
Üst yönetimlere gidecek mesaj kanallarında, kendilerine filtre görevi verenler, şirketlerin altını oyan kemirgenlerdir.
O nedenledir ki; şirket yöneticileri, etrafına sanal duvarların örülmesine izin vermemeli, çalışanlarının ve sistemin her bir noktasına dokunabilmelidir.
Dokunma mesafesi, birçok konunun ilacıdır.
Değer katanları biriktirip, yük olanlardan arınmak, güzel bir hayat için, galiba olmazsa olmazların başında geliyor…
Bir önceki yazı YÜRÜMEK…
Leave A Reply