2000’li yılların başında çokça dillendirilen bu kavram; uluslararası sermaye ve yeni paylaşım savaşlarını ifade etmek için kullanılıyordu. Geçmişi çok daha eskilere dayanan ve aslında kısmen bilinen ya da hiç bilinmeyen gücün/güçlerin, ekonomiyi, politikayı, sanatı, kültürü ya doğrudan ele geçirmesi ya da kısmen denetlemesi anlamına geliyor.
Bugün bu kavramı neden sorguladığımı, ya da ele aldığımı merak edenleriniz olabilir. Bunun nedeni, açıkçası, çok uzağımızda ama çok yakınımızda olan ABD’de yapılan başkanlık seçimi… Yeni başkan Donald Trump’ın iktidara gelmesi ve uygulamaya koyduğu birtakım sosyal ve ekonomik politikalar.
Bu politikaların derinlemesine irdelenmesi, gelecek adına çok önemli.
Uygulamaya koyduğu yeni göçmen yasası ve onun parçası olan dünyaya yayılmış Amerikan sermayesinin ülkeye geri getirilmesi için yaptırımlar.
Bu bize şunu gösteriyor: özellikle Orta Avrupa’da yeniden ortaya çıkmaya başlayan ırkçı / milliyetçi akımlar, artık tüm dünyada etkinleşiyor. “Sınırlar ortadan kalkıyor” cümlesi, yerini “daha yüksek, daha uzun, daha geniş duvarlar yapacağız”a bıraktı.
Berlin duvarı yıkıldı ama yeni Berlin duvarları yapılıyor…
Diğer taraftan, globalleşen, ucuz iş gücü merkezlerine kayan sermaye, ülkelere geri çağrılıyor. Bu bir anlamda bir başka durumun; soyutlaşan sermayenin, sahibi belli, somut hale getirilmek istenmesi anlamına geliyor.
ABD başkanı bir simge. Hem de sadece ülkesinde değil, birçok coğrafyada taraftar bulan simge… Ve ilginç olan; her gün insanları şaşırtan yeni politikaları çantasından çıkarıyor.
Bütün bu yeni gelişmeler, “bize ne, onların iç işi” denilerek “yok sayılacak” bir durum değil.
Bu yeni politikalar, bizi, çevremizi nasıl etkileyecek?
Globalleşen pazarlarda, nasıl değişiklikler olacak?
İhracatımız / ithalatımız nasıl etkilenecek?
Uluslararası para politikaları, gelişmekte olan ekonomileri neye dönüştürecek?
Mikro milliyetçilik dalgaları, dünyada nasıl sonuçlara yol açacak?
Kısacası; eskiyen yeni dünya düzeninden, yeni bir yeni dünya düzenine geçişin sinyalleri ufku kaplıyor…
Bir önceki yazı Hazır, Hızır, Huzur…
2 Comments
Keşke sınırlar ortadan kalksa,
Gelişmiş bir çevre bilinci, gelişmiş bir sorumluluk duygusu, sevgi tüm dünyaya hakim olsa;
Yeryüzünde aç, evsiz, muhtaç canlı kalmasa ne güzel olurdu.
Çok şey mi istiyorum ?
Her yazınız gibi düşündürücü ve güzel bir yazı kutluyorum.Yeni dünya düzeninde elbette biz de yerimizi bulacağız