Yazarak iletişim kurmanın giderek azaldığı, yazılanların da genellikle belli bir harf sayısı ile sınırlandığı günümüzde, “sokak ağzı”, hayatımızın tüm alanlarına daha fazla sirayet etmeye başladı.
Sokakta, köy kahvesinde, ev ortamında, arkadaşlarla yapılan konuşma şekli, artık tüm hayatı örter hale geldi.
Özensiz, öznesiz, başı sonu olmayan yarım yamalak cümleler ile ifade edişler…
Ne kendinin anladığı, ne de karşı tarafın bir sonuç çıkarabileceği konuşmalar.
Bu söz cangılı içinde, “en çok sesi çıkan, en çok bağıran, en çok kafa karıştıran” dinlenir oldu…
Bir kakafoni ortalığı sarmış durumda…
İşin hazin tarafı ise, “olması gereken” buymuş gibi kabul görmesi…
Yazma kültürünün giderek yok olması, dilin zayıflamasına, cılızlaşmasına ve
sığlaşmasına neden oluyor.
Bunun sonucudur ki karşımıza; birbirini anlamadan konuşan, ancak zorunluluktan bir arada yaşayan bir insan topluluğu çıkmış durumda…
Kurumlar da bu durumdan payını almakta.
Sanki köy kahvesinin kapısına şirket, cafenin kapısına üniversite yazılmış gibi…
Her insan gibi, kurumlar da, var oldukları süre içinde, kendini ifade ederken, “söyleyiş biçimleri”, bir başka deyişle bir “üslup” geliştirir.
Kurumlar, işte bu üslup ile tanınır.
O bünyeye katılan her birey de, bu üslubu benimser ve onu zenginleştirmek ve bozulmaması için çaba sarf eder.
Kendine dair üslubu, ifade ediş biçimlerini ait oldukları kurumların dışında bırakmalıdırlar.
Yazışmalar, diyaloglar, hatta ve hatta bir “çay istemek” bile, “kurum kültürü” ışığında olmalıdır.
“Benim stilim bu, ben değişemem” , “kurum bana uysun”, “bırakın bu eski kafaları” cümleleri çok kullanılır oldu. Hepsi de özgürlük adına…
Özgürlük keyfi davranabilmek midir? Temel problem burada yatıyor…
Çoğunlukla alttan alta; “nasıl söylediğime değil, ne söylediğime bakılmalı” cümlesi, çok kullanılır oldu…
Ne söylediğimiz elbette önemlidir;
Ancak, “ne söylüyoruz”la birlikte,
Kime söylüyoruz,
Nerede söylüyoruz,
Nasıl söylüyoruz da en az o kadar özen gösterilmesi gereken bir durumdur.
Comment
“Nasıl söylediğime değil, ne söylediğime bakın” …
Enteresandır.. Yıllar önce Hollanda’da çalıştığım iş yerinin duvarında da tam aksini belirten bir yazı vardı.
” Ne söylediğine değil nasıl söylediğine lütfen dikkat ediniz”
İşyerinde çalışanlar arası samimiyet her ne kadar kuvvetli olsa da “formel” dil kullanılması gerektiği bence unutulmamalıdır..