Bazen ışıklar saçan, Bazen ışıkların önünde bir perdeye dönüşen, Bazen kırmızı, Bazen turuncu, Bazen gri, Bazen siyaha dönen bulutlar. Hayatın sürdürülebilirliği için olmazsa olmaz fiziksel unsur.
“Çocuğum iştahsız…” “Ne versem yemiyor…” Ya da; “Çocuk çok iştahlı…”, “O kadar iştahlı ki, doyuramıyorum…” Özellikle çocukların büyüme sürecinde, ebeveynlerden sıklıkla duyulan sözcüklerdendir “iştah”…
Lafı uzatmadan problemin ne olduğunu ortaya koymak gerekir. En büyük problem; “problemi formüle etme, problemi tanımlama ve problemi oluşturmada yöntem geliştirme” konusunda, yeteri kadar çaba içinde olmamamızdır. Evet… En büyük sorunumuz bu.
Çocukluktan itibaren empoze edilen “korku”, gelişimin önünde aşılması gereken bir duvardır. Sürekli yeni korkular üreten mekanizmalar; hayatı “güvenli” sanılan dar bir alana sıkıştırır. Bu alan, ‘konfor alanı’ olarak tanımlanabilir. İnsanın güvende olduğunu hissettiği bir tür akvaryumdur bu ortam.
Seviyor, Sevmiyor, Seviyor, Sevmiyor… Tüm yapraklar bitene kadar süren heyecan… Çoğu, çocukluktan gençliğe geçişte herkesin denediği bir test.