Sık kullanır hale geldiğimiz “empati” kavramı zihnimi meşgul ediyor bu günlerde.
Karşı tarafı anlamaya çalışmak…
Onun yerine kendimi koyarak düşünmek…
Karşılıklı pozitif bir enerji ortamı oluşturmak…
Bir arada olmanın, bir arada üretim yapabilmenin, bir “ülkü” yolunda yürüyebilmek için olmazsa olmazlarından “sinerji” üretebilmek.
Sözcükler dilden akarken, dilin akışkanlığı onu çabuk telaffuz etmemizi sağlıyor.
Bu çabuk telaffuz; sözcüğün karşılığı yaşadığımız hayatta gerçekte yok iken, varmış gibi bir davranışa taşıyor insanı.
Bütün bunları bana düşündüren, çevremizde ve sınırlarımız içinde olup bitenler…
Derin bir kuyunun kenarında duruyoruz gibi.
Bu tür kuyuların içinde, etrafında; “birbirini anlamaya çalışmak” bir fikir olarak bile yeşeremiyor.
Kuyuların derinlikleri ise her gün biraz daha artıyor…
Yaşam alanlarının bu “kuyu”lardan birine dönüşmemesi için “empati” yapılamıyorsa, en azından hayata “sempati” ile bakabilmek gerekiyor.
Evet… Sempati ile bakabilmek.
Sıcak bir bakış, sıcak bir duygu…
Bu kadar zor mu?
Ön yargılardan uzaklaşılabildiği oranda çok kolay.
Ama ön yargılar… Hayatı kabusa dönüştüren büyük tortu.
Onları kırabilmek için çaba gerekiyor. Hem de büyük bir çaba.
Bu çaba sarf edilmediği sürece, kuyular derinleşecek, duvarlar kalınlaşacak.
Diğer taraftan ise nüfus artıyor dünya küçülüyor.
Küçülen dünyada, bir aradalık daha yoğunlaşıyor. Nefes almak zorlaşıyor.
Bu yoğunluğu hafifletecek olan ise “yok etme kültürü” üretmek değil, birbirine en azından sempati ile bakabilmektir.
Doğaya ve doğayı paylaşan tüm canlılara sempati duyabilmek…
Dünyayı daha yaşanılır kılacaktır…
Bir önceki yazı Vitrine Çıkmak…
Comment
Gene muhteşem bir yazı…
Önyargılar, empati, sinerji……..
Kişisel bütünlüğü tamamlanmış toplumların uygarlık ölçüleri…
Önyargıların kırılması , EMPATİ duygusu ve hele de sinerji ” mış gibi ” ( Bu kavram Doğan Cüceloğlu Öğretmenimiz’e aittir.)
Yaşayan toplumumuzda öylesine yabancı kalıyor ki…
Yazılarınızla soluk alıyorum ,Sayın M.S.Söylemez…
Sonsuz sevgi ve saygılarımla..