Hayallerim var,
Tutkularım var,
Planlarım var,
Hedeflerim var,
Heyecanlarım var,
Başarıya açlığım var,
Var…var…var…
Okuldaki öğrenciden spor yapan gence, iş yaşamındaki insanlardan sanat dünyasının adaylarına kadar, her alanda benzer cümleler ile karşılaşılır.
Neredeyse hayat; bu ve bunun gibi sonu “var” ile biten cümleler üzerine kurulu gibidir.
“Var”lar olduğu sürece de hayat daha bir anlam kazanır.
“Var”ları arka arkaya sıralama konusunda çok bonkör olan insan,
“gerçekleştirme” konusunda ise aynı yoğunlukta bir isteğe sahip değildir.
Bunun temel nedeni; “istek” ile “emek” arasında gerekli dengenin kurulmamış olmasıdır. Bir şey başarılmak isteniyorsa, onun için emek harcamak gerekir.
Başarının yolu da sahada olmak, oyuna girmekten geçiyor.
Tiyatroda, tutkuyu, deneyimi ve başarıyı anlatmak için söylenen; “sahne tozu yutmak” cümlesi, iş yaşamında da farklı biçimlerde hayat bulur.
Bizim sektörümüzün cümlesi de “talaş tozu yutmak”tır.
Makinelerin çıkardığı talaş tozunu yutmadan, onun kokusunu üzerinize sindirmeden, ömrünüzün büyük çoğunluğunu oralarda geçirmeden,
“bir hayalim vardı” cümlesini kurmak pek olanaklı değildir.
İş yaşamında ve çevremizde çok tanıklık ettiğimiz temel problemlerden biri, “eğitimli olma”nın, sanki tüm o tozları yutmadan, steril bir yaşam için yeterli olduğu kanısıdır.
Çoğunlukla şöyle düşünülüyor;
“Eeee… bu kadar eğitimi, bu tozu yutmak için mi aldık”…
Cevap çok basittir;
“Evet… Eğitimi bu tozu sistematik, planlı yutabilmek için aldık.”
Eğitimin nirvanasına çıkılmış olsa da “sahanın tozunu yutmadan”, başarılı olmak zordur.
Çoğu insan “var”larını “görünen”ler üzerinden kurgular.
Başarılı bir tiyatrocuyu sahnedeki haliyle,
Başarılı bir sporcuyu sahadaki haliyle,
Başarılı bir işadamını da masasının başında iken düşünür ve o tasarladıkları üzerinden bir hayal kurar…
Gördükleri, buzdağının suyun üzerindeki kısmıdır.
İnsan, buzdağının suyun altında kalan bölümüne bakarak;
“istiyorum ve bu emeği vereceğim” diyebiliyorsa, başarı yola çıkmış demektir.
İnsanın emek verdiği “var”ları varsa, hayatta yeri vardır…
Bir önceki yazı Ay’ın Karanlık Yüzü…
Comment
Çok güzel bir yazı olmuş:) Üniversite hayatımda buzdağının suyun üzerindeki kısmıyla çok çabucak karşılaştım ama ne yazık ki görünmeyen kısmını geç tanıdım. Görünmeyen kısımla ilgili çeşitli varsayımlar vardı sanırım tanımamın önündeki en büyük engel doğru kaynaklardan doğru bilgi almak için uğraşmamamdı.:):)