Kurumlar büyüdükçe, yöneticilerin bir kısmında,”ego”nun sınırları zorlanmaya başlar.
Zira büyüklük “güç”ü, hayatın vazgeçilmez unsurlarından birine dönüştürür.
İlginç olan, güç arttıkça ona paralel olarak bilginin arttığı gibi yanlış kanı vardır.
“Güçlüyüm, o halde en akıllı benim…”,
“Güç bende, her şeye muktedirim…”
İnsan doğası gereği böyle düşünmeye meyillidir.
Şirket sahipleri ya da yöneticilerinin de bu “hastalık” haline yakalandığı görülmeyen bir durum değildir.
Bu eğilimini kontrol edemeyen “her kişi”, yokuş aşağı giden freni patlayan araca benzer.
Üstelik çoğu insan, frenin patladığını, çarptıktan sonra anlar.
Anlar da… İş işten geçtikten sonra.
Bu durumlar için en iyi çözüm, dışarıdan bir “göz”ün varlığıdır.
Birçok aile şirketinin, Yönetim Kurullarına dışarıdan birilerini alma nedenlerinden biri de “bir dış göz”e duydukları ihtiyaçtır.
Bu gözde aranan en büyük özellik, her konu ve duyguya, “bilgi” üzerinden bakabilmesidir.
Doğru zamanda, tanımlanmış beklentiler bir araya getirilebilirse, bu tür insanlarla kurumların enerjisinden bir “sinerji” oluşur.
Bunun tersi durumlarda ise; “göz gözü görmeyen bir ortam” oluşur.
Bir önceki yazı “Dönerek…“
5 Comments
O kadar önemli ki o dışardan bakan göz ve kendine dışarıdan bakabilmek… Konu ve aktarım yine çok başarılı, yürekten tebrik ederim:)
Çok doğru bir tespit, oyunculukta başarılı olmuş bir vatandaşımızın kendini en akıllı sanıp, Türkiye’nin yarısına bidon kafalı ve aptal demesinin altında yatan başlıca sebep bence..
Çok önemli ve gündemde olan bir konu. Yeni TTK’da Yönetim Kuruluna ortak olmayan üyelerin alınması konusunda düzenlemeler var. Farklı bakış açıları ve kritik analiz, şirketlerin stratejik ve uzun vadeli kararlarını almalarına azımsanmayacak değer katacaktır.
Konunun bir diğer boyutuda küresel dünyada “küresel göze” duyulan ihtiyaç. Başarılı küresel şirketlerin YK’larını bu açıdanda incelemek faydalı olabilir.
Konuyu gündeme taşıdığınız ve değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim.
Her insan farklı bir eser ve bir daha tekrarı olmayacak olan imza gibi adeta bu evrende.
Eğer bizler bir bütünün parçalarıysak , her ilave göz o bütünü tamamlayan bilince bir adım daha yaklaşmaktır. Bu sebeple istişare bizde şarttır ki alınan her karar kollektif akılla alınsın ve egolardan arınsın.
Bu noktayı anlatan bir yazıyı kaleme aldığınız için ayrıca teşekkür ederim.
evet bu yüzden aile şirketlerine kendi yönetimleri için anayasalar yazılıyor özel firmalar tarafından