Ülkemizin her bir tarafının “kendine has” güzellikleri ve atmosferi olduğu bir gerçek. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine doğası, yüzlerce kültürün bıraktığı izler, ülkemizi dünyanın en özel yerlerinden biri yapıyor.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyada her bir nokta, insanın farklı duyularına ve ruhuna katkılar sağlamakta.
Ege de insana büyük katkılar yapan bölgelerin başında geliyor.
Topoğrafyası, iklimi, gökyüzünün sürprizleri ve denizi ile Ege, insanın uygarlık serüveninin başat yerlerinden biri olmasının rastlantı olmadığının göstergesi…
Ege… Bilginin diyaloglardan üretildiği ve demokrasi fikrinin geliştiği bu bölgenin taşına, havasına, suyuna, toprağına sinen bilgi geleneği, bugün oradan geçen, oraya dokunan, oranın suyundan içen her insanı da derinden etkiliyor.
Diyalog;
Bir arada yaşama kültürünün, bilginin gelişiminin ve birbirine saygının temeli.
Sokrates’ten Platon’a, Platon’dan Aristotales’e Ege’de yeşeren bu gelenek, insana birbirini anlamasını ve daha da önemlisi dinlemesini öğretmiştir.
Denize bakan yamaçlarda, zeytin ağaçlarının gölgelerinde ve taş kaldırımların üzerinde insanlar; erdem, adalet, etik ve demokrasi üzerine düşünceler üretmiş, ürettiklerini içselleştirerek bir yaşam biçimine dönüştürmüşlerdir.
Ege’ye yaptığım her yolculukta, binlerce yıl öncesi ile bugün arasında salınıyorum ve düşüncelere dalıyorum…
Şirketlerin en çok ihtiyaç duyduğu, onları geliştirecek olan nedir diye düşündüğümde sermaye, insan gücü, teknolojinin çok önemli olduğunu ancak hepsinden daha önemlisinin ise; şirket sahipleri ile yöneticiler arasındaki “diyalog” olduğunu düşünüyorum.
Gelişimler ve geri kalmaların kökenine bakıyorum;
Gelişimlerin kökeninde diyaloglar, gelişememenin, geri kalmaların kökeninde ise monologlar yatıyor.
Yöneticiler, özellikle de ortaklar arasında diyalog ne kadar gelişirse başarı o kadar yakındır.
Dönem dönem ortaklarınızla, yöneticilerinizle Ege’ye gidin, tarihte yolculuk yapın…
Bir sokağın köşesinden birinin size bir şeyler fısıldadığını duyarsanız şaşırmayın, sizi de diyaloğa çağıran seslerdir onlar…
Bir önceki yazı Yol Ayrımları…
2 Comments
Derdini söylemeyen derman bulamazmış. Elinize sağlık.
Duygusal Sermaye; ilginçtir ve bir o kadar da takdire şayandır ki; Dünyanın her hangi bir coğrafyasına bağlı, her hangi bir ülkesinin ya da yerleşim yeri ile ilgili bir olayı açıkladıktan sonra iş dünyası ile ilgili birbirine bağlama metodu ile beyan etmek gerçekten mükemmel. Bu anlayıştır ki; her pazartesi günü öğleden sonra acaba bugün kendime nasıl katma değer sağlayabilirim düşüncesi ile Duygusal Sermayeden heybemize düşeni almak bize ciddi anlamda huzur veriyor.
Saygılarımla …