Sartre; “bazen kendinizden uzaklaşıp, kendinize bakın” der. Her insanın belki de yaşam felsefesi yapması gereken düşüncelerden biridir bu.
Zira kendimizden uzaklaşıp kendimize bakabilmemiz, objektif değerlendirme yapabilmenin temel koşuludur.
Sürekli içeriden bakmak, bütüne dair olanı, bir başka deyişle “büyük resmi” görememektir.
Aynı şey şirketler, kurumlar için de geçerlidir.
Her yöneticinin, sistemden uzaklaşıp sisteme dışarıdan bakabilmenin yöntemlerini geliştirmesinde sonsuz yararlar vardır.
Sağlıklı sürdürülebilirlik ve gelişme ancak böyle gerçekleşebilir.
İçeride olup dışarıdan bakabilmenin unsurlarından bir tanesi de, bağımsız “danışman”lardır. Hacimler büyüdükçe, bu kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Doğru insanları bulduğunuzda, bu yapının çok büyük faydaları görülmektedir.
Doğru insanlar; sistemi dışarıdan okuyan, tüm insanlara aynı mesafeden bakabilen, “ruhu okşayan cümleler” yerine, kurumun özel olanını çözümleyip, gerçekle yüzleştiren dış gözler…
Bu bilgiler, değerlendirmeler, gözlemler; yönetimler için çok değerlidir.
Kurumların en çok ihtiyacı olan ve bir anlamda, “zihinsel kırılma” sağlayıp gelişmenin önünü açan da; bu “dış gözler”dir.
Eğer danışmanlar, yönetimler gibi bakıyorlarsa, içeriden bir bakış geliştiriyorlarsa, açıkçası bunun şirketlere hiç bir faydası olmuyor.
Onlar; tüm iktidar mücadelelerinden, kişisel ego tatminlerinden uzak, sadece yorum yapmadan, “kurum fotoğrafı çeken yaklaşım” geliştirebildikleri oranda faydalıdırlar.
Başarılı danışmanların başarısı da bu yaklaşımdır.
Yönetimler, bu fotoğrafları değerlendirirken, kendi değerlendirmeleriyle birlikte, danışmanların yorumlarını da alırlar. Fakat kararı kendileri vermek zorundadır.
Bütün sorumluluğu ve yükü taşıyan yönetimlerin, yönetim olabilmelerinin temel koşulu da buradadır. Herkesi dinlerler, kararı kendileri verirler.
Unutulmamalıdır ki;
Başarı ekibin, başarısızlık ise liderindir…
Bir önceki yazı Hayvanlar ve Dostluk…
Leave A Reply