‘Yazmak, her insanda uyuyan sistemi uyandırmak bakımından mükemmeldir ve yazan herkes de, yazmanın, içimizde olduğu halde daha önce farkına varmadığımız bir şeyi uyandırdığını fark etmiştir.’
Georg Christoph Lichtenberg, ‘Aforizmalar’ kitabında yazmak üzerine düşüncelerini yukarıdaki gibi ifade eder ve daha da önemlisi bir şey önerir:
‘İnsanları çocukluktan itibaren bütün karalamalarını kalın deri ile ciltlenmiş büyük defterlere yazmaya alıştırmalı. […] Şimdi elimizde Newton’un defterleri olsaydı. […] Günümüzde insan hep, o anda neyse onu görüyor, eskiden ne olduğunu ise pek az görüyor. Koleksiyonun asıl nesnesinin şeyleri çok fazla görmesine izin vermemeli. Bilmem, hangisi daha hoş olurdu: Bütün gezegenlerin hareketlerini mi bilmek, yoksa birkaç olağanüstü insanın kroniklerini mi? Dünya bundan çok kazançlı çıkardı.’
Evet, yazmak ve yazı yazılan defterler…
İnsanın gelişimi ile ilgili konuşulmaya başlandığında ‘okumak’ önemli bir yer tutar. ‘İnsan okumalı’, ‘kitaplara gömülmeli’ cümleleri çok kullanılır.
Şöyle bir cümle pek kurulmaz: ‘İnsan defterlere gömülmeli’…
Oysa insan kitaplar kadar defterlerle de iç içe olmalı.
Yazmalı, çizmeli, karalamalı… Ve bunların hepsini saklamalı.
Kenarında tarihleri yazılmış notlara yıllar sonra bakmak… Bir anlamda kendi anlatı ormanlarında dolaşmak olur bu. Ve insanın kendi tarihini kayıt altına almaktır bu…
Şimdiki zamanlar ‘yazmak’ için en güzel zamanlar.
İnanılmaz güzel defterler üretiliyor. Kitabevlerinin bir bölümü -hem de büyükçe bir bölümü- defter bölümleri ile dolu. Boy boy defterler, alıcısını bekliyor.
Defterlerin yanı sıra bir o kadar da güzel kalemler kendilerini gösteriyor. Her kalınlıkta uca sahip kalemler, defter sayfaları ile buluşmayı bekliyor.
Yazmanın, düşünceleri formüle ettiği gerçeği, sözcükleri tek tek inşa etmenin önemini her seferinde bize gösteriyor.
Bu nedenle yazmalı… Yazmalı ki söylediklerimiz bize ait olsun…
İnsan bir gün dönüp kendi tarihine baktığında; sözün uçtuğunu, geriye bir tek yazılanlar kaldığını gördüğünde, defterlerin ve onun sayfalarına düşülen notların ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlayacaktır.
Biz geç kaldık diyenler varsa, en azından çocuklarına güzel bir defter ve kalem hediye etsinler.
Bir önceki yazı Kitapçı…
2 Comments
Yıllar sonra o defterlerin sayfalarını karıştırıp yazılanları okumak çok zevkli.Okuduğunuz her cümle sizi yıllar öncesine geri götürüyor.Üniversite yıllarında her ders için kullandığım bir defterimi karıştırmak o günlerin duygularını tekrar yaşamak çok güzel.
Yazınız o günleri hatırlattı çok teşekkürler.
Saygılar
Yazmanın önemini bilenler arasındayım. Üniversiteden itibaren her yıl bir ajandam oldu. Her yılı kayıt altına aldım. Hafızaya giden yollar ufak ufak notlardan geçer. Bazen bir sayfa, bazende bir şekil hatırlarsınız .Yazarsanız mutlaka hatırlarsanız. Hafızamın güçlü olduğu söylenir. Tekniğim tümüyle yazmayı sevmekten geçer.
Her yerde yazarım. Bankacının , doktorun , eğitimcinin , komşumun şaskın bakışları karşısında kalem cantamdan kalemimi çıkarıp notumu alırım.
Tek kötü tarafını gördüm 🙂 Unutmak istedikleriniz de kayıt altındadır.
Saygılar…