Beyaz bir kağıt,
Beyaz bir duvar,
Beyazlara bürünmüş bir dağ…
Kısaca tüm beyaz yüzeyler.
İster küçücük bir kağıt parçası, ister uçsuz bucaksız alanları kaplayan kar…
Aynı anda hem boşluk hem doluluk…
Bu boşluk ve doluluktur beyaz ile sonsuz olanı iç içe geçiren.
Evet… Beyaz ve sonsuzluk.
“Büyük resim” beyazdır ve ona dair bilinç; sonsuzluğun farkındalığıdır.
Çocuk ilk kalemi eline aldığında karşılaştığı beyazdır. Onu karalamaya, bir başka deyişle hacimlendirmeye başlar.
Çocukluktan itibaren “beyaza dair” bir şey söylemektense, onun üzerine yapılanlara dair yorum yapılır.
Oysa o yüzeyin farkında olmadan, onun üzerindekileri anlamak mümkün değildir.
İnsanın eğitim yolu ile kazandığı en önemli melekelerden biri “tasarım” fikridir. Ancak o da “beyaz” karşısındaki bilinçlilikle oluşabilir.
O nedenledir ki tüm renkler bir taraftadır, beyaz bir tarafta.
Şirketler de beyazdır. Yönetim, üretim, satış… vs. Hepsi beyazdır.
Yönetimlerin başarılısı bu beyaz olanı eni, boyu, yüksekliği olan bir kütleye dönüştürür.
Başarısız olanlar ise; hacimlendirmeyi, buruşturup masanın üzerine atılan bir kağıt topağı sanırlar. Artık o topak; ne yazı yazılabilir bir yüzeydir, ne de ‘bilinçli’ hacimlendirilmiş bir kütledir. İyi ihtimalle “geri dönüşüm nesnesidir.”
Her şeyin simülasyon ile öğrenildiği günümüzde, insanın kendine dönem dönem vakit ayırıp, karlı düzlüklerde, tuz gölü gibi alanlarda vakit geçirmesi, zihnin gelişimi için yararlıdır.
Sonsuzluk fikri insan var olduğundan beri bir problemdir.
Yemek yapmayı öğrenenlere ilk önce; “hiç bir şey bilmiyorsan soğan ekle” dendiği gibi, sonsuzluk üzerine düşünenlere de “beyazdan başla” demek yararlı olabilir.
Beyaz… Beyaz… Beyaz…
İçinde olan her şeyi kendine dönüştürüyor.
Beyazın içinde olabilmek ruha iyi gelir…
Bir önceki yazı İcat Çıkarmak…
Comment
Yazılarınız “Beyazın İçinde Olabilmek”kadar ruhumuzu besliyor;zenginleştiriyor.Sizi ve yazılarınızı çocuklarıma ve dostlarıma tanıtıyor ve de iletiyorum.
DUYGUSAL SERMAYE muhteşem…
Ülkemize ARMAĞANSINIZ…