İnsanlar doğuyor, gelişiyor, büyüyor, kısaca “yaşıyor”…
“Yaşıyor” olan her insanın, yaşamını birçok unsur etkiliyor.
Bu unsurların içinde öne çıkan en önemli iki alan ise “eğitim” ve “üretim”.
Eğitimin önemi üzerine konuşmak bile “abesle iştigal” etmektir.
Üretim ve üretimin niteliği üzerine ise, toplum biraz “ağır işitiyor”.
“Üret de nasıl üretirsen üret” felsefesinin sonuçlarını “zaman” insana gösteriyor.
“Büyük resim”e bakıldığında, üretime dair “ağır işitme”lerin, toplumda bıraktığı izleri silmek uzun zaman alıyor.
Üretim için bize, “sadece iki el lazım”, “bu dünyada tutunmak istiyorsan en yakınındakini bile rakip görmelisin” diyen anlayışların sonuçlarını, o toplumların sonraki kuşakları “çok üzücü bedel”lerle ödüyorlar.
Üretim içinde mekanikleştirilen, duygularından kopan insanın, yetiştirdiği çocuklar, o çocukların çocukları, giderek “yalnız, güvensiz ve en önemlisi etrafı ile “his”siz” bir insana dönüşür.
Etrafını hissetmeyen her insan, “potansiyel bir canavar”dır.
Ne zaman uyanacağı belli olmayan bir canavar…
İçinde yaşadığımız şimdiki zamanlarda, üretim ile uğraşan her kurum, geçmiş zamanların mantığı ile sadece “bir mal” üretmediğinin bilinci ile hareket etmek zorunda.
Üretim şirketleri ve özellikle yöneticileri, ait oldukları toplumun “sosyoloji mühendisliği”ne de soyunmak gibi, üretimden daha ağır bir misyonu olduğu bilinci ile hareket etmeli.
Birbirini “hissedebilen” insanlar, hem iyi üretim yapar, hem de “iyi aile” yaşantısına sahip olur.
Geleceği ışıklı görmek istiyorsak, sadece “zengin bir toplum” değil, “iyi aile”lerden oluşmuş bir toplum hayal etmek gerekiyor.
Amerika’nın Connecticut eyaletinde daha birkaç gün önce yaşanan okul katliamının görüntülerinden bütün dünya gibi, bizim de sonuçlar çıkarmamız zorunlu.
Bu tür şeyler sadece Amerika’da olur demek, büyük resmin farkında olmamak demektir.
Orada okul katliamı, bizde “aile içi şiddet”…
Ne farkı var ki?…
O yüzden kendi payımıza; üretim alanlarında daha fazla “duygusal sermaye”…
Bir önceki yazı Sürpriz…
2 Comments
Ağırlık tek başına bir değer olsada, önüne veya arkasına geldiği şeyleride anlamsızlaştırıyormuş
kalite her bireyin gelişimiyle oluşur.iyi bir yönetici ben değil biz başardık dediği zaman egolarından sıyrılır.çalışanlarına ”ben gerektiğinde sizin seviyenizede inebilirim”deme gafletinde bulunuyorsa bir yönetici.tedavisi imkansız bir hastalığa yakalandı demektir.
(ihracatçılar birliğinde konferans verebilirmisiniz?sizin deneyimlerinizden faydalanmalıyız..)