“Pamuk Prenses”in, en can alıcı bölümlerinden birisi, kötü kalpli üvey anne ile ayna arasındakidir.
“Ayna, ayna söyle bana” diye başlayan diyalog, “ayna”nın ne kadar özel bir nesne olduğunu ortaya koyar.
Kötü kalpli üvey anneye, ondan daha güzel bir insanın varlığını söyleyen ayna, hikayenin sonuna dair ipuçları verir.
Çoğu insan, özellikle “göz önünde” olanlar “ego”, sokak ağzıyla söylersek; “birilerinin dolduruşu” ile bir şeyleri başardığı duygusuna kapıldığında “şişer”…
Yürüyüşünde, diyaloglarında ve aynanın karşısına geçtiğinde, önce sessiz sessiz, giderek de; yüksek sesle “küçük dağları ben yarattım” demeye başlar…
Hele hele çevresini oluşturan insanların; “sen ne büyük adamsın”, “sen kral, peygamber olacak adamsın” gibi, yine sokak ağzı ile söylersek “gaz”ları ile çoğu kişi, buna inanmaya başlar…
Burası insanın “zıvanadan çıkma” eşiğidir. Çoğu için bu gibi durumlarda geri dönüş yoktur…
Aynalar sadece masallarda dile gelir, ancak gerçeklere ayna tutacak, onu dile getirecek insanlara tarih boyunca ihtiyaç duyulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Şehzadeleri iktidara hazırlayan “Lala”lar, bir anlamda 600 yıllık tarihi belirlemişlerdir. Onlar sadece “birşeyler öğreten” değil, aynı zamanda “kontrol” mekanizması idiler.
Bugün, bu gibi insanlar, “mentor”, “yaşam koçu” gibi sıfatlarla tanımlanıyor.
Ben ise biraz uzun olsa da; “gerçeğe ayna tutan” demek istiyorum. Daha sıcak geliyor.
Çoğunlukla bizim gibi toplumlarda, göz önünde bulunan insanlar, çevresindeki herkesin bu mekanizmanın bir parçası olduğunu düşünürler.
En büyük yanlışlardan biridir bu…
Bunu ancak bize çok yakın olup, farkındalık düzeyi yüksek olan insanlar yapabilir.
Kişi’nin kendisi ile “yüzleşme”sini sağlamak, dünyada bir insana verilebilecek en büyük “değer”dir…
Hayatımıza ayna tutacak insanlar varsa, gerçeği örten “sır”lar dökülüyor demektir.
Ve artık doğru melodi ile dans ediyorsunuzdur…
Bir önceki yazı Bütünleşmek…
2 Comments
Bircok insan elestiriden hoşlanmaz ama anca gelismeye degismeye acik insanlar bundan memnun kalir.Birgun beraber calisabilmek dilegiyle murekkebiniz hic bitmesin.
Mehmet bey yüreğinize sağlık. Özellikle günümüz de ülkeyi yönetenlerin gereğe ayna tutan insanlara oldukça ihtiyacı var. Çok sağolun.