Yollar, yolculuklar, yol arkadaşlıkları…
İnsanlara anılarını sorsak, çoğunun en özel anılarından birkaçı bunların üzerinedir.
Yollar ve yolculuklar üzerine çok şey söylenebilir.
Benim için “insanın kendine gitmesidir.”
Yol arkadaşlığı ; “tanıma-tanınma”, bazı durumlarda ise “kaderdaşlık” demektir.
Kırgız asıllı yazar Cengiz Aytmatov’un, “Elveda Gülsarı”sının sonunda, atı Gülsarı’nın arkasından gözyaşı döken Tanabay’ın yaşadıkları,”kaderdaşlık” duygusunu çok etkili verir.
“Yular omzunda, yürüyor, yürüyordu. Yanaklarından akan yaşlar sakalını ıslatmıştı. Fakat Tanabay, Gülsarı için döktüğü bu gözyaşlarını silmedi; sürüye yetişmek için dağların eteklerinden tek başına hızla uçan bir yaban kazına, yeni doğan sabahın hafif aydınlığına gözyaşları arasından bakarak;
-Uç kuşum uç! diye mırıldandı. Kanatların yorulana dek arkadaşlarına yetişmeye çalış.
Sonra içini çekti.
-Elveda Gülsarı!*
Uzun yıllar yolları kaderdaşlıkla paylaşanların duygusu ancak bu kadar iyi anlatılabilir.
Yolculukların, “tanıma-tanınma”lara verdiği olanağı, çok az benzer şey verir.
“Yoğunlaştırılmış bir zaman”dır yolculuk süreleri ve insan, çok uzun zamanda çözümleyebileceklerini, sadece kısa bir yolculuk zamanında çözebilir.
Yolun iki tarafından akıp giden, kentler, kasabalar, köyler, tarlalar, ovalar, dağlar…
Onların içinde yol alan araçlardaki her bir diyalog, dışarıda kalanları içeri alırken, maskeleri pencerelerden dışarı atar.
Evet… İlginçtir. Yolculuklar bizleri “kendimiz” yapar.
Hızın oluşturduğu bir etki midir? Yoksa mekan değişiklikleri mi? bilinmez.
Ancak bilinen, araçlara binildiği gibi inilmediğidir.
Bir Meksika halk şarkısında; “Ey tutkun gönül, derdini kendine sakla” der.
Yolculuklar insana bunun tersini söyletir.
Bu yüzden birisi ile ilişki kurulacaksa, iş yapılacaksa, problem çözülecekse; yol gitmeli…
*Elveda Gülsarı, Cengiz Aytmatov. Cem Yayınları 1983
Bir önceki yazı Toplam kalite…
Comment
Mehmet Bey,
Gönlünüz, zihniniz ve kaleminiz sağ olsun. Ne güzel yazmışsınız yola dair. İnsanlığın yeniden kurtuluşu Nuh’un gemi yolculuğuyla olmadı mı? Ya tarihimiz? Orta Asya’dan başlayan bir yolculuğun bizi getirdiği nokta değil mi Anadolu? Cumhuriyet, İstanbul’dan Samsun’a, Samsun’dan Ankara’ya uzanan yolların ürünü değil mi? Hele o yollarda yaşananlar. Yollarda tanıyanlar birbirini ve kendini, yollarda tanışanlar.
Belirttiğiniz gibi, birisi ile bir şeylere girişeceksek; yol gitmeli.
Sevgiler, saygılar