Doğu düşüncesinin neredeyse tamamının temelini oluşturan Yin Yang felsefesinin özünü; karşıt kutuplar ve bu kutupların birbiriyle etkileşimleri oluşturur.
Genellikle insanların algısı, karşıtların bir aradalığından, olumsuzluk doğacağı yönündedir. Oysa, insanın gelişebilmesinin koşullarından biri de; Yin ve Yang gibi iki karşıt olanı temsil eden bir zihinsel yapıyı geliştirmesidir.
Üretim alanlarının da en çok ihtiyaç duyduğu şey; ne makineler, ne binalar, ne de çok sayıda çalışan insandır. İhtiyaç duyulan şey; ortak hedefleri olan, ancak bu ortak hedefe giderken, farklı düşünceler üretebilen zihinlerdir.
Yönetimler için ise, bu bir ihtiyaç değil, var olmanın ana öğesidir. Böyle zihinler bir arada değilse, o yönetimi oluşturan insanların toplantıları, İngilizlerin “5 çayı”na dönüşür.
Geçtiğimiz hafta Milano Mobilya Fuar’ında, Çinli bir tasarımcının yapmış olduğu koltukla karşılaştığımızda, kardeşim Mustafa Söylemez ile hiç konuşmadan yukarıdaki fotoğrafı çektirdik.
Sonra kardeşimle ikimize baktım ve;
Birimiz kararları analitik bir mantıkla, diğerimiz duyguları ışığında alır,
Birimiz daha pragmatikken, diğerimiz daha esnektir,
Birimiz, sonuç odaklıyken, diğerimiz süreç odaklıdır,
Birimiz üretmekten haz alırken, diğerimiz satmaktan haz alır…
Bunun gibi onlarca farklı özelliğimizin, bizim çalışmalarımızın dinamiğini oluşturduğunu ve bunun da büyük bir zenginlik olduğunu düşündüm.
Sonra da iyi ki farklılıklarımız var diye şükrettim.
Değişimin ve gelişimin temelini oluşturan “karşıtların bir aradalığı”nı en azından içimizde yaşayabilmek, önemlidir.
Yin Yang, birçok insan için, kolundaki dövmedir.
Onu yüreğimize işlediğimizde, dünya daha güzel olacaktır.
Bir önceki yazı “Bedel“
3 Comments
Sık kullanılanlara ekledim:))
Zaten cektirdiginiz en uzun hikayeli resimdi.
Simdi tam olmuş…
insanların beynide resimdeki koltuk gibi olsa ne güzel olurdu.