Yollar, yolculuklar…
İnsanı kendinden alıp, kendine teslim ettiği o büyülü yer değiştirmeler.
İnsanın ufkunu genişleten, yeni düşüncelere ulaşmasını sağlayan yolculukları bu kadar anlamlı kılan ise kullanılan araçlardır.
Uçaklar, otomobiller, gemiler ve trenler…
Hayatımızı kolaylaştıran ve dünyamızı küçülten bu araçların her biri, bizde farklı duygular uyandıran özel küheylanlardır.
Ancak bir tanesi var ki diğerlerinden ayrılır.
O da trendir.
İlk ‘kara tren’lerin raylar üzerinde akması ile birlikte, hem insanlığın gelişimi için çok büyük ivme yakalanmış hem de insanın imge dünyasına bir ‘dev’ kazandırılmıştır.
Tüm dünyada; atlarla, öküzlerle bir yerden bir yere taşınan insanlar ve yükler, trenler sayesinde daha kısa sürede ve çok daha fazla miktarda taşınabilmiştir.
Trenin ulaştığı her nokta, medeniyete dokunmuş, onun bir parçası olmuştur.
Diğer yandan, edebiyattan şiire, sinemadan yerel halk türkülerine kadar, tüm sanat alanlarındaki sanatçılar, içinden trenin geçtiği eserler ortaya koymuşlardır.
Lumiere Kardeşler’in “Trenin Gara Girişi” üzerine çektikleri filmin sinema tarihinin ilk filmi olması rastlantı mıdır?
Agatha Christie’nin “Doğu Ekspresinde Cinayet” romanını okumayan var mıdır?
Tezer Özlü’nün “Yaşamın Ucuna Yolculuk” her okuyanın kalbine dokunmamış mıdır?
‘Demirden atlar’, ayrılıkların ve buluşmaların imgesi olarak, sanki metalden değil, duyguların yoğunluğu ile inşa edilmişlerdir.
Ve bugün… Hızlı trenler.
Teknoloji ile konforu bir araya getiren bu özel nesneler, hayranlık verici.
Saatte 300 km hızla giderken bile “akıyor’’ duygusunu fazlasıyla yaşatan bu araçlar ile yolculuk yapmak, gerçekten büyük keyif.
Yeşil ovaların içinden tren akıp giderken, içinde yaşadığımız çağın; insanlığın gelişim sürecinin en yoğun dönemi olduğunu ve bizlerin ona tanıklık eden ‘’şanslı’’ kişiler arasında olduğumuzu bilmek… İnsana mutluluk veriyor.
Teknoloji, hayatımızı kolaylaştırdığı oranda sıcaklaşıyor.
Bir tarafta cebimizde taşıdığımız bir dünya olan cep telefonları, diğer yanda cebine girdiğimiz ve bizi dünyanın her tarafına güvenle taşıyan araçlar…
Teknoloji sanki ‘’Matruşka bebekleri’’ gibi…
Bizi her gün şaşırtıyor ve heyecanlandırıyor.
Almanya’da “trende bir yolcu” olarak bunları düşünerek yol alıyorum…
Bir önceki yazı Marka Bir Sözdür…
Comment
Padişahların çuvallarla altınları olmasına rağmen ulaşım imkanı olmadığı için kutsal topraklara gidememiş, ne yazık.Tren insanoğlunun hayatındaki en önemli katmadeğerlerden biri,elinize sağlık hayırlı yolculuklar.