Bir müzeye gittiğimizde,
Bir galeride dolaştığımızda,
Denizin dokunduğu kıyıya baktığımızda,
Bir çiçekle karşılaştığımızda,
Bir dağ sırasını gözlerimizle taradığımızda…
Güzelden, estetikten kolaylıkla bahsetmeye başlarız…
Diğer taraftan;
Bir makineyle karşılaştığımızda,
Bir döküm olayına tanıklık ettiğimizde,
Bir presin arasından akan ürüne baktığımızda teknikten söz etmek, işin doğası gibi kabul edilir…
İki ayrı dünya ile karşı karşıyayızdır.
Estetiğin ve tekniğin bir araya getirilmediği farklı alanlar.
İlginç olan ise; “üretim”in kendisi estetik algısından çok uzak görülürken, üretilen ürünlerin tümü, estetik kaygılar üzerinden dillendirilir.
Oysa teknik sınırları içinde algılanan tüm tesisler ve onların yönetimi, bugün “estetik dünyası”nın alanına girmekte…
Tüm bunları bana düşündüren ise;
Uluslararası proje partnerimiz olan Siempelkamp firmasının dünyanın 1300 noktasına ulaşan dergisinin son sayısında, 5 Martta devreye giren ağır sanayi yatırımı olan MDF fabrikamızın geniş bir şekilde ele alınması oldu.
Bu hem AGT için, hem de ülkemiz için gurur duyulası bir sonuç.
Ama tüm bunlardan daha önemlisi, bu tesisin; hem geleceğin teknolojisi ile inşa edilmesi hem de işleyişin içinde “estetik yapılanma”nın ana eksende yer almasıdır.
Evet… fabrikalar inşa edilirken “estetik yapılanma”nın ışığında yapılmalıdır.
Estetiğin; düzen, denge, ritm vs. gibi unsurlarının, üretim akışını zenginleştireceği, kolaylaştıracağı ve bunun ötesinde, fabrikaları bir sanat nesnesine dönüştüreceği bir gerçektir.
Üretimle bunun ne alakası var diyenler çıkabilir.
Estetik ürün, estetik kaygılarla inşa edilmiş tesislerde ve bu estetikten soluk alan insanlar tarafından üretilebiliyor.
19. ve 20. yüzyıllarda “ürette nasıl ve ne koşullarda üretirsen üret” düşüncesi hakimdi.
Bugünün dünyasında ise, çevreye duyarlılık ve yine çevreye uyum, üretimin ana ekseninde yer alıyor.
Gelecekten söz eden her üretici, dünyaya dair “kaygıları” gelecek kuşaklar adına göz önünde bulundurmak zorundadır.
Bugünün ve geleceğin fabrikaları, sadece üretim yapılan alanlar olarak nitelendirilmemelidir.
Belki de, geleceğin sanat nesneleri “fabrikalar” geleceğin sanatçıları da bu yapıları inşa edenler olacak.
Yarının dünyasında “şaşırmamak için”, bakılması gereken açılardan biri de budur…
Bir önceki yazı Kenetlenmek…
Leave A Reply