İnsanlık tarihi, ‘kahramanlar geçidi’, biraz daha ileri götürürsek, ‘zaferlerin tarihi’dir.
Kahramanlıklar ve zaferler üzerinden inşa edilmiş her bilgi ise açıkçası yarımdır.
Ve böyle inşa edilmiş tarih, şunu der;
‘Kahraman olmanız için, zafer kazanmalısınız…’
Bu düşünce ile yetiştirilmiş zihinlerin, süreçlere dair yapılanmalar, araştırmalara yönelik düşünceler üretmekten ziyade, sonuca yoğunlaştıklarını görmekteyiz.
Günümüz insanının açmaza düşmesinin, büyük yıkımlar yaşamasının kaynaklarından biri de budur. Sonuç odaklı olunca, zaferin olduğu yerde yenilgi de vardır…
Ve o zaman yenilgiler; insanı hayattan küstüren büyük hüsranlar olur…
Kudüs seferine çıkarken hocası ‘atının alnında zafer görüyorum’ dediği Selahaddin Eyyubi, ‘biz seferden sorumluyuz, zaferden değil’ diyerek, yüzlerce yıl önceden bugüne gelecek olan büyük bir ders vermiştir…
Selahaddin Eyyubi’den bize gelen ders;
Sadece sonuç merkezli bir yaşam sürmek yerine, süreçle de ilgilenen ve haz alan bir yaşamın çok daha verimli ve sürdürülebilir olduğudur.
İş dünyası, bu konudaki en büyük aynadır. Hatta ölçeği olmayan, ancak ruhu olan bir ayna.
İlginçtir ki, iş dünyasında çoğunlukla sonuç odaklı olmak gibi bir yanılgıya çabuk düşülmekte.
Oysa fabrikalar kurmak, üretim yapmak, istihdam sağlamak, sonuçlar üzerinden değil, süreçler üzerinden yapılanmış ‘akıl’ların işidir. Süreç bizi sonuçlara götürebilir, ancak sonuçlar süreçleri çoğunlukla inşa edemez.
O nedenledir ki; yaşam biçimini, süreçler üzerinden kurgulamak, yolun sonunu değil de yolda olmayı planlamak, sürdürülebilir başarı için temel koşul.
Bugünün dünyası işte tam da bu noktadan dolayı ‘anıtsal tarih’, bir başka deyişle ‘spektaküler başarı’ devri eskide kaldı diyor. Süreçlerin parçası olan ve ona katkıda bulunan, daha da önemlisi sürdürülebilir başarıların peşinde koşan her birey bugünün kahramanlarıdır.
Değerli Hocam Doğan Cüceloğlu’nun aşağıdaki sözü hayata bakışımı değiştirmişti;
“Elinden gelenin en iyisini yaptıysan ve yaparken coşku hissettiysen, sonucu gerektiği kadar önemse. Çünkü sonucu etkileyen ve bizim etki edemediğimiz binlerce parametre var.”
Seferlerimizin düzgün olmasını sağlarsak, çoğu zaferle sonuçlanacaktır…
Bir önceki yazı Bağışlayıcı Olmak…
3 Comments
Değerli kardeşim.
Hepimize ders olacak bugünkü yazını da çok beğendim.Kutlarım.
A.Dündar Uluğkay
Seferin önemini ne güzel anlatmışsınız.
Seferi başarılı olmayan bir zafer ne kadar anlamlı olabilir ki…
Nice çok keyifli, başarılı, öğreten ve geliştiren seferlere…
Bu öğretici ve geliştirici harika yazınız bana da şu anlamlı sözü hatırlattı..” Yolculuğa başladığınızda sizin için hedefin önemli olduğunu düşünürsünüz. Fakat hedefe ulaştığınızda asıl önemli olanın hedef değil yolculuk olduğunu anlarsınız..”