Son zamanlarda üzerinde düşündüğüm konulardan biri de;
“Gidilmeye değer hiç bir yolun kestirmesi yoktur…”
Bazı düşüncelerin, tüm zamanları kapsadığını varsayarız.
Sonra o düşünceleri “şimdiki zaman”ın ışığında düşünmeye başladığımızda, sanki “başka zaman”ların düşüncesi olduğu hissine kapılırız.
Yukarıdaki cümle de biraz öyle mi acaba diye düşündürüyor…
Hayatın her gününün bir öncekine göre “daha hızlı” olduğu bir dönemde, kestirmesi olmayan bir hayat nasıl mümkündür…
Buna kestirmeden bir cevap vermek gerekirse; “sakinlik”…
Evet… “sakinlik”.
Bugünün dünyasında en çok ihtiyaç duyduğumuz gizemli davranış.
Dünya, sanki bir çamaşır makinesi içine atılmış gibi, çılgın bir hıza çıkarıldığı zamanları yaşıyor.
Ne yaparsan yap, yeter ki hızlı yap…
O hızın içinde olmadığında “zamanın dışında” kalırsın baskısı, her şeyi kestirmeden yapmayı, bir başka deyişle “panik halini” bir yaşam biçimine dönüştürüyor.
Panik hali, hatayı ve sıradan işler üretmeyi beraberinde getiriyor.
Bugünün hızlı dünyasına tutunabilmenin temel koşulu ise; “mükemmel ötesi” işler üretmekle mümkün.
Evet… Mükemmel değil, mükemmel ötesi işler.
Bunu gerçekleştirebilmenin bir tek koşulu var.
Hızlı düşünebilme ve davranabilme yetisine sahip, “sakin” bir zihin…
Hız ile sakinlik nasıl yan yana gelir? Bu olasılık dışı gibi düşünülebilir.
Oysa hızlı ve doğru kararlar “hızlı düşünebilen sakin bir zihin” ile mümkün.
Liderlik ve yöneticilik; hızlı araba kullanabilmek gibidir.
Yola, arabaya, atmosferik koşullara ve diğer araçlara dair tüm olasılıkları düşünebilmek ve en hızlısı olabilmek.
Hız arttıkça adrenalin artarken, sakin davranabilmek…
Bunu becerebilenler finiş çizgisini ilk gören oluyorlar.
Bunu beceremeyenler ise “hızlı gitmeye çalışırken, hızın tutsağı” oluyorlar.
Aynı anda hem heyecanı hem de sakinliği yaşayamayan insanların, ne hız yapabilmesi ne de yönetici olabilmesi günümüzün “hızlı dünya”sında mümkün değil…
Gidilmeye değer yerlere sakin bir zihinle gidebilmeyi düşlemek, yolu yarılamaktır…
Bir önceki yazı Yenilenme Mekanları…
3 Comments
Dünyanın hızına uymak bizi ötekileştirmekten kurtarıyor düşüncesi bizi kendimiz olmaktan ve fikirlerimizin gerekliden öteye geçememesinden başka bişey değil. Sakin davranmak yahut sakin düşünebilmek tepkilerimizin karışmamasını, doğru hareketlerde düşüncelerde bulunmamızı sağlar. Liderlik konusuna gelirsek bence bir lider yönetmek kadar yönetilmenin de sakinliğini tatmalı.
Güzel, sade ve etkileyici olmuş.
Ama nasıl sakin olacağız? Düşünmek yetmiyor ki..