İleri zamanlarda bugünleri yazacak olanlar, bugünün değişimleri, dönüşümleri üzerine atılacak başlık konusunda çok zorlanacaklardır.
O kadar çok başlık olacak konu var ki…
Artık bu aşılamaz diye düşünülen bir çok konuyu yaşayarak gördük.
En son “yok artık” dedirten ise “Pokemon Go” isimli oyun…
1996 yılında ilk olarak Game Boy’da bir oyun olarak medyaya sunulmuştur. Oyunda; küçük yaratıkları toplayıp savaştıran Pokemon avcıları Ash ve Misty ile sadık Pokemonları Pikachu’nun maceralarını anlatıyordu. Yayınlandığı zamanlarda ilgiyle izlenen, sonra tüm benzer örneklerinde olduğu gibi ilginin azaldığı bu animasyon filmden, bugünün teknolojisi ile geliştirilen, “interaktif” yeni bir oyun yaratıldı.
İşin aslında bizi ilgilendiren tarafı, daha öncenin düşünce sistematiği ve teknolojisi ile yapılmış bir iş, bugünün teknolojisi ve insan davranışlarına nasıl uygun hale getirilir ve daha da önemlisi bir “pazarlama” malzemesine dönüştürülür.
Şu anda sadece Amerika, Yeni Zelanda ve Avustralya’da piyasaya çıktı ve yapımcı firma Niantic, bütün sunucuların limitte olduğunu ve o nedenle diğer ülkelerde piyasaya sürmeyeceklerini açıkladı.
Bir çılgınlığa dönüşen “Pokemon Go”, çıktığı 6 Temmuz’dan bu yana, isim hakkının bir kısmını elinde bulunduran Japon teknoloji devi Nintendo’nun, Japon borsasında %50 prim yapmasına neden oldu.
Pokemon Go, zenginleştirilmiş gerçeklik teknolojisiyle çalışan bir cep telefonu uygulaması. Oyunun bugüne kadar ki uygulamalardan farkı, telefon kullanıcısını, gerçek hayatın içinde, sanal kahramanları yakalayan bir avcıya dönüştürmesi…
Postmodern düşünür Jean Baudrillard, bugün yaşasaydı “gerçek ile simülasyon” arasındaki düşüncelerine neler eklerdi bilmiyoruz, ancak büyük ihtimalle “şaşkınlık” içinde yazdıklarına bakardı.
Oyun 6 Temmuz’da piyasaya çıktıktan sonra sadece 24 saat içerisinde ABD’de Apple Store’un en çok satanlar listesinin ilk sırasına oturdu.
Bugün itibarıyla uygulama sadece ABD’de 7,5 milyon kişi tarafından indirilmiş durumda. ABD’deki Pokemon Go oyuncularının yüzde 60’ı her gün oyunu oynuyor ve günlerinin ortalama 1 saate yakın bir zamanını Pokemonların peşinde geçirdikleri ifade ediliyor.
Pokemon Go, belki çok kısa sürede –hiç o kanıda değilim ama- popülaritesini yitirebilir. Ancak o kadar ders çıkarılacak örneği içinde barındırıyor ki.
Üretimi, pazarlamayı, satışı, “yeni”ye dair düşüncelerimizi geliştirirken nelere dikkat etmemiz gerektiğini bu yeni çılgınlık bize çok açık anlatıyor.
En önemli ders ise; “ne yaparsan yap, hedeflediğin insanları aktif olarak işin içine kat” olsa gerek…
Bir önceki yazı Başka Türkiye Yok…
Leave A Reply