Yıllar önce bir tanıdığımızın işleri bozulmuştu. Babamla dertleşirken, aldığı bir arsa üzerine; “İyi ki bu arsayı zamanında almışım, onu da almasaydım şimdi ne yapardım.” diyerek, olumsuz durumundan bir olumluluk çıkarmaya çalışmıştı. Oysa ki zamanında o arsaya yaptığı yatırımı işini geliştirmek için yapsaydı, durumu çok farklı olabilirdi.
Bu tür örneklerle birçoğumuz karşılaşmışızdır. Ticaretin doğasının bir parçasıdır bunlar…
İlginç olan ise bu tür konuların sonrasıdır. Bu durumu yaşayan insanların yaptıkları “yanlış ders” niteliğindedir. O yanlış ders; sonuçlardan yola çıkarak “nedenler” üretmektir. Beyhude bir çabadır bu. Sonuçları değiştirmeyen, geleceğe projeksiyon yapmayan bir çaba.
Olması gereken nedenlerden sonuca gitmektir. Sonuçlardan neden üretmek değil. Bunun yapılabilmesi için; atı arabanın önüne koşmak gerekir.
Ancak sonuçlardan nedenler çıkarmak, arabayı atın önüne koşmak anlamına gelir ki; en hafif deyişle “komik” olma durumudur bu.
İş hayatının da en büyük problemlerinden biridir sonuçlardan neden üretmek.
Bunun arkasında da, konuları ele alış yöntemi olarak, analitik bir yaklaşım yerine, “olsa olsa” yönteminin olması yatıyor.
Ancak şu bir gerçek ki bugünün iş dünyasında, neden sorusunu soran, yanıt arayan, kısacası “neden bilinci” gelişmiş bireylere ihtiyaç var.
Neden sorusunu yaşamının eksenine yerleştirebilen insanların “modası” hiç bir zaman geçmez. Zira neden sorusu, bugüne dair ve süreç merkezli bir sorudur. Bugüne ve süreçlere bakabilen insanın “zamanın dışında” kalması olasılık dışıdır.
Her şeyde olduğu gibi, şirketlerin modasının da olduğu büyük bir gerçektir. Onların modası, ürettikleri üründen çok, yönetimlerine dair bir meseledir. O nedenledir ki, sürekli kendini yenileyebilen şirketler, modayı takip etmezler, moda olurlar.
Bu da şemsiye taşıdığı için yağmur yağdığını zannederek değil, yağmur yağacak diye düşünerek şemsiye taşımakla mümkün olabilir…
Bir önceki yazı İstişare Etmek…
Leave A Reply