Geçtiğimiz günlerde, uzun zamandır görmek istediğim, “kuzey ışıkları” için İzlanda’daydım. Bugüne kadar video ve fotoğraflarını gördüğüm bu inanılmaz doğa olayı nihayet tüm muhteşemliğiyle karşımdaydı.
Kuzey ışıkları olarak bildiğimiz “kutup ışıkları” (Aurora Borealis):
Güneşin çekirdeğinden kopan enerji yüklü parçacıkların, iyonosferde dünyanın manyetik alanıyla etkileşimi sonucu ortaya çıkıyor.
Ve gökyüzü ışıkla tasarlanmış bir gösteri alanına dönüşüyor…
Evrenin birbiri ile etkileşiminin ortaya çıkardığı bu görsel şölen, insanın yaşarken görmesi gerekenler listesinde en başlarda olmalı diye düşünüyorum.
Shakespeare, Antonius ve Kleopatra’da, gökyüzünü;
Bazen bir bulut gözümüzde bir ejderha oluverir;
Bir duman, bakarsın bir ayı oluvermiş, ya da bir aslan,
Derken kuleli bir hisar, bir korkunç kayalık,
İnişli çıkışlı bir dağ, masmavi bir yarımada,
Üstünde ağaçlar, dünyamıza yukardan baş sallayan,
Gözlerimizde havayı deve yapan ağaçlar.
diye betimler. Gerçekten de gökyüzü bizim imgelememizi, belki de en çok geliştiren doğanın “sır” lı yüzeyidir. Gökyüzüne her baktığımızda, farklı şeyleri görebilmek, iç dünyamızın o anını bize gösteren bir ayna olmasından kaynaklanıyor olabilir.
İşte bu gökyüzü müziğinin doruk yaptığı, bir başka deyişle kreşendosu da “kuzey ışıkları” olsa gerek…
Onun karşısında heyecan duymamak ve dalıp gitmemek mümkün değil…
Bu büyük gökyüzü olayından bizim küçük dünyamıza baktığımızda; insan etkileşiminin oluşturduğu “aura” nın “bir aradalık kültürü” için ne kadar değerli olduğunu hatırlıyor insan.
O nedenledir ki; bir araya gelen insanların yetenekleri çok önemlidir, ancak belki ondan daha da önemlisi, yaydıkları “enerji” lerdir.
Pozitif enerji ile dolu insanlar bir araya geldiklerinde, büyük bir sinerji açığa çıkar.
Ve hep birlikte Kuzey Işıkları gibi parlarlar…
Bir önceki yazı Yıllık İzin…
Leave A Reply