Kırmızı renginden söz edildiğinde, hemen çağrıştırdıkları akla gelir. Aşk, sevgi, nefret, cesaret, kuvvet, ısı, enerji, mutluluk, refah, saldırganlık, kızgınlık, tutku, güzellik, ateş, tehlike, kan, savaş kırmızıyla özdeşleştirilen kavramlardır.
Bu kavramlara 15 Temmuz ile birlikte yenilerini eklememiz gerekiyor.
Temmuz ayının kara günü ve sonrasında yaşadıklarımız, ülkemizin bugününü ve yarınlarını derinden etkiledi. Darbecilerin başarılı olma düşüncesi bile tüyleri diken diken ediyor. Yılların kazanımları elden akıp gidecekti.
Yine de oluşturduğu tahribat büyük.
Bütün bu olumsuzluğu aşmamızı sağlayan ‘direniş ve kenetlenme’ olmuştur.
İşte ülkemizi uçurumun kenarından çekip alan bu direniş ve kenetlenmenin sembolü; ‘kırmızı’dır…
İnsanlar, sokaklar, meydanlar… Kısacası tüm Türkiye, her yer kırmızı.
Ve kırmızının anlam, biçim ve algı olarak doruğa çıktığı 7 Ağustos; Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi.
Bir müsibetin olumlu bir sonuca dönüşmesinin karşılığı o büyük miting.
Bir kırmızı denize dönüşen o devasa alan, uzun zamandır özlenen ‘büyük resim’ olarak tarihimize kaydedildi…Ve yine zihnimize kazınan ‘kırmızı’…
Bu miting üzerine birçok yazı yazıldı, anlatılar oluşturuldu. Çoğuna katılmamak mümkün değil. Benim çıkardığım sonuç ise; ‘barış ve huzur için herkes bir adım geri atsın’dı. Ve bunun rengi de kırmızıydı.
Bir adım geri atmak…
Hayatı yaşanır kılacak olan çok basit görünen zor davranış.
Bu zorluğu gelecek adına aşmamız gerekiyor. Bunu yapabildiğimiz oranda, çocuklarımız çok daha huzurlu, güvenli ve eşitlikçi bir ülkede yaşayacaklardır.
Yaşadıklarımız, bunu bir zorunluluk haline getirdi. Bunlar beni ilgilendirmiyor diyecek bir lükse sahip değiliz. Zira ne gidilecek bir yer, ne de huzur bulacağımız, bizi içine alacak bir topluluk var.
O nedenle, evde, sokakta, iş yerinde, mecliste… Her yerde bir adım geri atmalı…
Bunun için içimizde çok umut var…
Bunun en önemli göstergesi ise Yenikapı’da milyonlarca kişinin hep bir ağızdan aynı duaya ‘amin’ diyebilmesidir.
Bunu diyen bizler, aydınlık geleceğe bir adım daha atmışız demektir. Bu coğrafyanın insanları, her kırmızı gördüğünde bayrağını saygıyla hatırlıyordu.
15 Temmuz’dan sonra ise kırmızı; hem bayrağın, hem de onun temsil ettiği özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu yaşayarak bizlere gösterdi.
O nedenledir ki; artık kırmızı, sadece kırmızı değildir…
Bir önceki yazı Renk Umuttur…
2 Comments
Değerli Kardeşim Mehmet Bey, sanatçı ruhunuzla yine güzel bir detay sunuyorsunuz. İfadeleriniz ışığında yeniden düşünülürse, Anadolu için kırmızı, 1000 yıldan buyana sadece kırmızı olmadı. Tıpkı başka bir formatta çanakkale-1915 denemesi olan 15.Temmuz.2016 da şehitlerimizin ve gazilerimizin dökülen kanlarıyla ve bir anlamda cumhuriyetimizin 2. yüzyılı için Erzurum Kongresi kabul edebileceğimiz 08.Ağustos. 2016 Anadolunun Al bayraklara bürünmesi gibi.
Bir mikrobun veya bir belanın canlar karşılığında defedilmesinden sonra gelen büyük huzur ve mutluluk Allah milletimize daim kılsın. Elinize sağlık.