Yazın sonuna geldiğimiz bu günlerde, göçmen kuşların göçlerini gözlemek hem hüzünlü, hem de keyiflidir…
Hüzünlüdür; içinde gitmek vardır…
Keyiflidir; yüzbinlerce kuş, uyumlu bir şekilde yol alırlar ve yine geri döneceklerdir.
Evet… geri dönmek için gidiyorlarsa, neden onlara göçmen kuş deriz, bunu da hep merak ederim…
Onlar büyük bir coğrafyada, büyük bir daire çizerek “aynı iklim”de yaşarlar.
İnsanın koyduğu “sınır”ların, onlar için bir anlamı yoktur.
Sınırlar, aidiyet ve mülkiyet, biz insana özgüdür.
Ve bu insana özgü duygular, yaşanan toprakların üzerini, “bir kara bulut” olarak örtüyor.
Her yeni günü “keder”le, geceleri de aysız ve yıldızsız gökyüzü ile örtüyor.
Kara bulutlar dağılır, gece yine ışıklarına kavuşur.
Ancak giderek “başkasının acısı”ndan beslenen toplumlara dönüşmek, başkasına bakmak ve onunla hayatı şekillendirmek.
Kendi olamayan bir dolu insanın bir aradalığı…
Kötü, içinden çıkılmaz ve en önemlisi “kalıcı bir histeridir” bu durum.
Oysa aileden başlayarak, her insan topluluğunun bir arada yaşayabilmesinin temel koşulu ortak yaşam iklimi oluşturmalarıdır.
Bu iklim, aynı toplumun paydaşlarının gönüllülüğü ile gerçekleşebilir.
Birkaç kişinin isteği ile aynı iklim oluşturulamaz, ancak birkaç kişi tarafından “aynı iklim” fikrinin ruhu yok edilebilir.
Göçmen kuşlar, gittikleri her yere geri döneceklerini bildikleri için, zarar vermezler.
Oraların, geçici konakladıkları bir yer değil, “yurt”ları olduğu bilincine de sahiptirler.
İnsan yaşananlara bakınca, “kuş”lar kadar olamıyoruz diyor.
Sonra da dönüp düşünüyoruz; “kim kuş beyinli?”
Bir önceki yazı “Kariyer…“
5 Comments
“Duygusal Sermaye” kitabınızı ilk elime aldığımda kapağı dikkatimi çekmişti.Adı ve yazılım formatı çok sempatikti.Okudukça AGT Ailesinden biri olmanın ayrıcalık olduğunu gördüm. Siz empatiniz ve yaydığınız enerjiyle onlara gerçekten “dokunuyorsunuz”.Duygusal Sermaye içindeki minik hikayeler ve öğretilerle okunması keyifli bir gelişim kitabı olmuş. Elinize, kaleminize sağlık !
Tanrısal rivayetlerde insanların kuşlara yardım ettiğine rastlayamazsınız, oysa tersinin anlatıldığı onlarca hikayeye rastlamak mümkün… Allahın bildiğini kimden nasıl saklarsınız ki. Yardıma ihtiyacımız var… Kuşların, karıncaların, arıların özetle hayvanların yardımına ihtiyacımız var… Birgün onlara yardım edecek medeniyeti yakalamamıza da çok var. Gözyaşları içinde havlamak isterdim!..
Cok keyifli, akil+duygu dolu bir yazi daha… Akliniza, yureginize saglik…
Kuş beyinli kelimesi wikipedia ” Unut, Antik Mısır mitolojisi’nde Wenut adıyla da bilinen, ölüler kitabında geçen bir tanrıçadır. Tavşan şeklinde betinlenmiştir. Kuş beyinli tanrıça olarak bilinir. Ancak niçin böyle bir lakap konulduğu ve kendisi hakkında belge yetersizliği nedeniyle çok bilgi verilemiyor.” Görüldüğü gibi bir tanrıça’ya herhalde kimse su anki anlamda oldugu gibi hakaret etmek istemez.Bu yazi kus beyinli kelimesinin anlaminin degismesinde anahtar rol olacagini dusunuyorum,cunku insanlar kelimeler ile dusunur,artik daha fazla kuslari kucuk gormeyelim 🙂 … SEVGILERLE
Kardeşini katleden ilk insanoğlu kabile,kardeşine olan son vazifesini gösterende bu zamanda saflığıyla hikayelerde alay konusu olan kargadır.Kuşların beyninin büyüklüğünü Zevrak ile Ebruyu okuyanlar bilir.Çok güzel olmuş elinize sağlık.