Odysseia’nın, “Ölüler Diyarı’na İniş”teki kahramanı Tantalos’a verilen ceza, Grek mitolojisinin en önemli epizotlarından biridir.
Tantalos, ebedi açlık ve susuzluğa mahkum edilir.
Beline kadar su içinde olmasına karşın, eğilip su içmek istediğinde su çekilir. Uzanıp üstteki dallardan meyve yemek istediğinde ise, dallar erişemeyeceği yüksekliğe çıkar. Bitmeyen bir cezadır bu…
Mitoloji, böyle sonsuza kadar uzanan ceza veya ödül hikayeleri ile doludur.
Hayat ise böyle midir acaba?
Hayat sanırım ödüllerin ve cezaların iç içe geçtiği bir gerçeklik olarak bizi de içinde barındırarak akar.
Yaşamda gözlemlediğim ise, birçok insanın “Tantalos” gibi, sonsuza kadar süren bir cezaya çarptırıldığı duygusuyla hayata baktıklarıdır.
Zira çoğu insan; “ödüllerin kazanıldığı”, “cezaların verildiği” bir dünya algısı ile yaşar.
Bu kendisini kurumlarda daha da belirgin olarak gösterir.
Terfi almayan her çalışan, “kendisinin değerinin bilinmediğini”, “yetki verilmiş olsaydı” nelere kadir olabileceğini dile getirir.
Oysa başarılı bir çalışan; yukarıdan çekilmeyi beklemek yerine, “kendini yukarı çekebilen”dir.
Bunun en önemli yöntemi ise, “kendisini boşa çıkarabilme” becerisini gösterebilmektir.
Çoğu insan, çalıştığı ortamda ‘boşa çıkmaktan’ ürker. Çünkü boşa çıktığında ‘işe yaramaz’ olacağını düşünür. Ancak “boşa çıkabilme”, iyi organize olmuş ortamların sonucudur.
Boşa çıkmış her çalışan, kendisini yukarı çekme potansiyeline sahip olur.
Tantalos, bir mitolojik kahraman olarak geçmiş zaman sandıklarından sanki bize şöyle sesleniyor;
Umutsuz olmak, teslim olmaktır. Ruhu teslim olmuş bütün ruhlar yeniktir…
Çağımızın Tantalosları; suyun çekilmesi ya da dalların yükselmesi ile uğraşmak yerine, bu ortamda “kendini yukarı çekebilmenin” koşullarını arayanlardır…
Bir önceki yazı Günü geldiğinde
7 Comments
“Kendini boşa çıkarmak” derken kastedilen işvereni istifa etmekle tehdit etmek mi Mehmet hocam:)
Kendini boşa çıkarabilmek ancak dolu dolu çalışmakla mümkünken bunca korkulması beni de hep şaşırtmıştır:) Elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş…
Mehmet Bey neredeyse tüm yazıları okudum ve hala daha tekrar tekrar okumaktayım.Düşünceleriniz gerçekten etkileyici.Teşekkür ederiz bizimle paylaştığınız için.
Saygı ve hürmetlerimle
Gökhan Yılmaz
Hali hazırda üniversite sıralarında çalışmakta olan biri olarak, bir şeylerin bize verilmediğini bizim onlar için çalışmamız gerektiğini özetleyen yazınız çok güzel bir yazı olmuş.Teşekkürler.
Firmalar yükselme icin yerine birini yetiştirmiş olmayı şart koşabilir. Mevcut görevine birini hazirlamadan veya boşa çıkmadan yükselememek şirket politikası olabilir.
İnsanın kendini boşa çıkarabilmesi demek sistem kurması demektir.. Liderler her ne işte olursa olsun gönüllerini ortaya koyarsa çalışanlar kendiliğinden gönüllü olur ve sistem kurulur.
Bir şirket “sahip olduklarının esiridir”.
Hocam “boşa çıkmak”la kastettiğiniz tam olarak nedir? Biraz daha açar mısınız?