“İşini çok iyi yapan bir insan”
“Çok ahlaklı bir insan”,
“Çok erdemli bir insan”,
“Çok kanaatkar”…
İçinde yaşadığımız dönem; her insanda olması gereken bu özellikleri, “ayrıcalık” haline getiriyor.
Bu; modern zamanların getirdiği “toplumsal bir hastalık” olarak, çoğu insanın ruhuna yerleşmiş durumda.
Bugün birçok insan, yarışmadan değil, sonucundan mutlu ya da mutsuz oluyor.
Kazandıysanız mutlu, kaybettiyseniz mutsuz…
Yarışta olmanın bizatihi kendisinden bir haz almak imkansız hale getirilmiş…
İçinde yaşadığımız zamanların insanı getirdiği bu nokta, bir toplumsal histeriye dönüşmüş durumda.
Kimse “yaşamına dair”, “yaptığı işe dair” mutlu değil.
Kimse kendi yaşamının öznelliği üzerinden hayatını kurgulamıyor.
İş yaşamı da benzer durumları yaşıyor.
Bir insanın, bir üretim tesisinde yer almasının temel nedeni; işini düzgün yapmasıdır.
İşini doğru yapan insan, gerçekte “özel” bir şey yapmıyor.
Sadece yapması gerekeni yapıyor.
Ancak bazen, işin ötesine geçilir;
Akışı geliştiren bir müdahale,
Teknolojiyi değiştiren bir buluş,
Yeni bir heyecan…
Standart işin dışına çıkıp, yeni bir çözüm, yeni bir keşif…
İşte bu “standartları ve kendini aşmak”tır.
İşte o zaman, “alınan haz” hiçbir şeye benzemiyor.
Bunu gerçekleştirdiğinde insan, herkesten önce kendini “duyduğu haz” ile ödüllendirir.
Şirketlerde “işini iyi yapıyor” sözü burada hayat bulur.
Önce kişisel haz, sonra kurumsal hazlar…
Hayat; bu hazların toplamıdır…
Bir önceki yazı Yaşam enerjisi…
3 Comments
Öncelikle yazınızı çok beğendiğimi belirtmeliyim, üniversitemizde yapmış olduğunuz konferansa da katılmıştım. Siz sürekli aynı noktadan yola çıkarak fikir üretiyorsunuz fark ettiğim kadarıyla ve bunun üzerine tavsiyelerde bulunuyorsunuz. Çünkü sizin bir garantiniz var, maddi boyut… Ben Orman Endüstri Mühendisiyim ve bu yazı sektörde kendimi öne çıkarmak adına çok önemli bilgiler içeriyor fakat o sizin geldiğiniz fikir üretme noktasına gelecek kadar garantim yok. Bunu daha sonraki fikir üretimi aşamalarınızda düşünmenizi istiyorum, belki haksızım ama denemeye değer. Bir gözlem yapmayı hak edecek bir konu.
Karşıdaki dağda toprak erezyona uğramış beyaz taşlar, kayalıklar görünüyor. Bitkilerin boyu kısalmış seyrek ağaçmı,çalımı olduğu belli değil. Fakat bazıları kayaların, taşların arasından öyle kök salmışki boyları diğerlerine nazaran üç dört misli daha büyük ve gövdesi daha iri. Şimdi insanlar sıradanlıktan çıkıp her alanda derinliklere inip veya yükseklere çıkıp kendini aşabilir ve bundan haz duyar, mutlu olur diyorsunuz.Yalnız bunun bir formülü olmalı bundan bahsetmemişsiniz. Burda tabi önemli olan doğru çatlaktan kök salmak yoksa çınar olalım derken çalı oluruz. ALLAH korusun.
Günümüzün en büyük hastaığına temas etmişsiniz.Malesef biz insanlar yapmamız gereken asıl görevlerimizi artı değer koymuşcasına şefimize,müdürümüze yada patronumuza göstermeye çalışıyoruz.Bu bakış açımızla da ;
Bize ,İşini çok iyi yapan insan,dürüst insan,erdemli insan sıfatlarının yakıştırılmasından haz duyuyoruz.
Halbuki bu sıfatları alması gereken insan, asıl yapması gereken görev tanımının üstünde iş yapan insan olması gerekiyor.
Toplum olarak hayatın her alanın da biz ne veririzden ziyade siz bana ne verirsiniz ile hayatımızı yönlendirir şekillendirir olduk. ‘Almadan vermek Allah’a mahsusdur ‘sözü bile hafızalarımızdaki yerini kaybetmeye başladı.
Önce topluma,işyerine,ailene sen bir şey vereceksinki karşılığında bir beklentin olsun.
Aldığının fazlasını verebiliyorsan da erdemli,kanaatkar,dürüst,ahlaklı iyi insan olmayı hakedesin.
Saygılarımla