İnsan hayatında “yaş” önemli bir yer tutar.
Bir çocukla karşılaştığımızda,
Yeni bir insanla tanıştığımızda,
Yıllanmış duygusu veren insanlara…
Şu soru hep sorulur; “kaç yaşındasın?”…
Kısacası herkes yaş ile ilgili bir soruya muhatap olmuştur.
Bu soruya çoğunlukla; doğduğundan sorunun sorulduğu zamana kadar geçen süre olarak cevap verilir.
Oysa “yaş”ı belirleyen şey “yaşadığımız süre”midir?
Bu soruları bana sorduran; geçtiğimiz günlerde sevgili Hocam Doğan Cüceloğlu ile birlikte AGT sponsorluğunda, “Kendin Olmak” seminerleri kapsamında Bursa Uludağ Üniversitesinde bulunmamızdı.
Yüzlerce, pırıl pırıl gencecik insan, sanki oradan “geleceğe ışık” tutuyor gibiydiler. Bu zihinlerin gelecek adına yaydıkları pozitif enerji, oradaki herkesi kendi yaş grubuna taşıyordu.
İşte böyle günler insana ister istemez şunu düşündürüyor;
Görüştüğümüz insanların “yaş” ortalaması kaç?
Evet… Hayata dair hayati sorulardan biridir bu.
Çevremizi oluşturan insanlar hangi yaş grubunu temsil ediyor.
Çocukluktan itibaren şu koşullandırma ile büyürüz. “Yaşıtların ile oyna”.
Belli bir yaşa kadar, zihinsel ve ruhsal gelişim açısından önemlidir bu.
Ancak bu koşullanma ileriki yaşlarda da aynı şekilde devam etmeli mi acaba?…
Hayat bize şunu gösteriyor ki; aynı şekilde devam etmemeli…
Hatta mümkünse insanın kendi yaş grubu, görüştüklerinin içinde küçük bir oran teşkil etmeli.
İnsanı geliştirecek olan, kendi yaş grubu değildir. Birbirine yakın şeyleri konuşan ve dünyaya bakan insanlar sadece “kendi kendilerine propaganda” yapan topluluklar gibidirler.
Bu da gelişimin; sadece ait olduğunuz yaş grubunun algısı ile sınırlanması anlamına gelir.
Bugüne ve geleceğe dair tasarımı olan her bireyin, çevresini daha çok “dün”ü ve “yarın”ı temsil eden insanlardan oluşturması, “zihin gelişimi” açısından büyük önem taşıyor.
Bu nedenledir ki insan önce kendi çevresinde bu habitatı oluşturmaya başlamalı ve çocuklara ”geleceği birlikte inşa edeceği insanlar” olarak bakabilmeyi öğrenmelidir.
İşte o zaman; “kaç yaşındasın” diye sorulduğunda, “arkadaşlarımın yaşındayım” diyebiliyoruz…
Bir önceki yazı Üretmek ve Sevmek…
7 Comments
Değerli kardeşim Semih bey
Yazılarını zevkle okuyorum. Bugün ki yazını da
çok beğendim.
Bilginin ve öğrenmenin sonu yok.
A.Dündar Ulugkay
Arkadaşımın yaşındayım…
Bazen 3 bazen 13, bazen 43, bazen 73 öyleyse ben aslında yaşsızım,sınırsızım ve herkesim…
Bu güzel bakış açısı ve paylaşımınız için teşekkür ederim,
Saygılarımla
Bizlere gene farklı,aydınlık bir pencere açtınız,bizi düşünce ve eylemlerinizle zenginleştiriyorsunuz;sonsuz teşekkürler.
***
İstiklal Marşı’mızın kabulü ile ilgili tweet köşenizi gururla kutluyorum.
Saygılarımla
Yorum yazamadan edemiycem :))) gencligim yasitlarimla yada 1-2yas ya kucuk ya buyuk arkadaslarla gecti.bazen ben onlarin yaninda olgun bazende cocuk kaldim.Ama her iki taraftan da cok sey ogrendim.Birlikte okulu kırıp en populer filmlere gider istiklal caddesinde laylay lom yapardik…Benden buyuklerlede en unlu aria opera ve baleye giderdik onlarda tasimdeydi ama …universiteden cıkar dinleti yada siir okuma dinletilerine giderdik.Herkes hayatima bir sey katti.Sonra evlendim koca bir sehirden istanbuldan kucucuk bir ilceye gittim orda arkadaslarim tabiki evli olgun ve benden 10 yas buyuklerle oldu.bana ev hanimligini ogrettiler baska baska yemekler ogrettiler benim cizgimden bakan bir arkadasim, ablam kadin-erkek ilişkilerini ogretti.Yine cok sey ogrenmistim 20 li yaslarin sonunda.30 lu yaslarimda once ve simdi artik kendim seciyorum arkadaslarimi bana iyi gelen beni sıkmayan arkadaslar la gorusuyorum.Artik arkadaslarimin yasinda degilim:))
Ben kaç yaşındayim. Arkadaşlarimin yasindayim. Bir kirilma noktasinda dogmusuz.eskinin dogrulari simdinin yanlislari, karar veremedik nasil yasamaliyiz. Köşeye sıkıştık. Korkular icerisinde yalnızlığa sürüklendik. Herkes mutluluga giden yolu ariyor.
3 yaşında olmak
Dünyaya meraklı gözlerle bakıp keşfetmek,
Gördüğü nesnelere heyecanla bakabilmek.
henüz beyni korkuya formatlanmamış
Merakın körelmediği boş bir beyin
Yüreği ego ile tanışmamış, heyecan dolu.
Saflığı ile Allah ile arasındaki mesafenin az olduğu
3 yaşında olmak. Bu yaşı hissedebilmek.
İşte hayelimde ki olmak istediğim tek yaş.
Hayatımız boyunca bize hep dayatmalar yapıldı ve bu dayatmalar ile beraberde tercihler yapmamız istendi… Biz de, istenileni yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz…
Yapmazsak ne oluyor peki?
Dışlanıyoruz, aykırı insan yaftası yiyoruz…
Fazıl Say örneği, Aysel Gürel, Nazan Öncel örneği vb.
Aysel Gürel hiç bir zaman yaşının kadını olmadı, ama hep güzel şeyler üretti ve ürettikleri hala dilden dile söyleniyor.
Bence biz zamanı ıskalıyoruz, “arkadaşımın yaşındayım” farklı ve güzel bir bakış açısı, ama nerede? ne zaman? ve hangi arkadaşımın yanındayken? bu bakış açısı ve ifadeyle mutlu oluyorum…Önemli olan bu diye düşünüyorum…
Selam ve sevgilerimle…
Tevfik ÇELİK