Anadolu’nun güzel deyişlerindendir;
“Koyunun olmadığı yerde, keçiye Abdurrahman Çelebi demek”
Hayatımıza dair bir “terazi” olması anlamında ne kadar değerli…
İş yaşamında, bu deyişteki “yanılsama” içine çoklukla düşülüyor.
Yeteri kadar rekabetin olmadığı yerel ortamlarda, çoğu insanın ve şirketin, uyarılar karşısında; “bunlar bende yok ama gördüğünüz gibi başarılıyım” dediğine tanık olmaktayız.
Dünyanın giderek küçüldüğü, rekabetin artık pazarda “limon satışı”nı bile etkilediği günümüzde, üretimin olduğu her alanda, ya iyi olmayı bir süreklilik haline getirmek zorundasınız ya da yoksunuz…
Kısacası artık üretim dünyasında “birinci lig” dışında alt ligler yok…
Bu nedenledir ki şirketler hedeflerini tutturduklarında, “bu yıl başarılıyız” diyebilirler, ancak o başarının “geçmiş döneme” ait olduğunu ve gelecek adına hiç bir anlam taşımadığını bilerek.
Yoksa başarının gelecekte kullanılabilir olduğunu düşünme yanılgısı, ağaçları içeriden kemiren kurt istilasına uğramak anlamına geliyor.
Her yeni yıl; geçmiş zamanın bir muhasebesi, gelecek zamanların ise öngörü ve uzgörülerinin masaya yatırıldığı zamanlar…
Bu zamanlarda başarılar ve başarısızlıklara aynı mesafeden bakabilmek, muhasebenin doğru veriler üzerine kurulabilmesine olanak sağlıyor.
Başarı için birçok parametre olmasına karşın, iki konu belirleyicidir;
1- Yaşam felsefesini, bütün yapılanmasını, gelişimini ve geleceğini; “kötüler arasında daha az kötü” olmak için değil, “iyinin düşmanı daha iyidir” bilinci üzerine kurmak.
2- Başarının yol üstünde sevilen ama durulmayan bir istasyon olduğunu, yaşamı sürekli bir “yol gitmek” olarak içselleştirmek.
Geçmiş zamanlarda elde edilen bir başarı, geleceğe tahvil edilebiliyordu. Bugünün dünyasında ise başarılar “anlık”.
Başarılarımızın tadını çıkaralım ve iyinin iyisini düşleyerek, yol gitmeye devam edelim…
Bir önceki yazı Dış Gözler…
Leave A Reply