İnsan, “iyi olma” ile “iyi olmak” arasındaki farkın farkında olmadığında, anlamsız ve yorucu çabalar içine girer. Bu çabalar da çoğu zaman, tam tersine sonuçlar doğurur.
Oysa “iyi olma”, insan olmanın özüdür ve sonradan kazanılan değil, kaybedilen bir özelliktir. İçinde yaşanılan ortam ve zaman, “iyi olma” halini insandan çekip alır ve daha sonra da “iyi olmak” için çaba sarf etmesini empoze eder…
Bir anlamda; “iyi olma”, insanın doğasında var olan, “iyi olmak” ise öğrenilen/öğretilen, kültürel bir meseledir.
“İyi”ye dair olanlar, öğrenilen/öğretilen bir hale getirildiğinde ise, insani tüm değerler, zamana ve mekana göre değişir.
Bu yeni durum karşısında ise, “iyilik” ile “iyilik yapmak” arasında gidip gelmeler başlar.
Özellikle de içinde yer alınan toplum, “iyilik yapmak” üzerine kriterler üretmiş ve üretmeye devam ederken… Bu kriterler de çoğunlukla, “almak” ve “vermek” üzerinedir.
Kısaca “karşılıklılık” esas olur ve gerçek anlamda “beklentiler”, aralık duran kapının arasına ayağını koyar.
İyilik yapan/yapılan, giderek doymak bilmez bir beklenti denizinde, kulaç atmaya başlar.
Hiç bir zaman kara parçası olmayan bir denizde kulaç atmak… Saçma bir durumdur bu.
Çevresinde kendisine “biat” edecek insanlar olsun diye düşünen her insan “iyi olmak” ister.
“Açgözlü ruha sahip” insanlardan oluşan habitat, bu ortamda yeşerir.
Kendi kalabilen insanların etrafında belki çok az insan olur, ancak “iyi olma” hali tüm saflığıyla oradadır.
Zor… ancak “karası olan bir deniz”de olma.
Bir insanın sahip olabileceği en güzel duygu bu olsa gerek.
Bir önceki yazı “Kum Saati…“
5 Comments
‘Kendi kalabilen insanların etrafında belki çok az insan olur, ancak “iyi olma”hali tüm saflığıyla oradadır.
Bir insanın sahip olabileceği en güzel duygu bu olsa gerek.’
ne kadar güzel anlatmışsınız.. kaleminize yüreğinize sağlık..
Sevgili kardeşim,
“iyi olma” halinin doğal bir özellik,bir nevi doğum hediyesi olduğu fikrini her daim paylaşırım. Kaybedip sonra iyi olmaya çalışanları gıptayla karşılarken, kaybettiklerinden habersiz olanlara acırım. İnsan olarak başkalarına yapılabilecek en büyük iyiliğin; içlerinde var olan “iyi olma” noktalarını ortaya çıkarmak olduğuna inanırım. Bunları yaparken karşıdan beklenti ve biat düşüncesi varsa eğer, nerede kaldı iyilik…
Not: Güzel bir yazı olmuş, aklına sağlık.MS
sevgili mehmet bey
yazılarınızı zevkle takip ediyorum,yine güzel bir noktaya değinmişsiniz.iyi olmak ile iyilik yapmak, bence yazar doğmak ve yazar olmak gibidir.
başarılarınızın devamını dilerim.
(iyi olmak ise öğrenilen/öğretilen, kültürel bir meseledir) ne güzel belirtmişsiniz. Mesala memleketimizde eskiden arpalık denen veya herhangi bir kurumdan emekli olan, işini sorduğunuzda”EMEKLİYİM” diyen, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan ,öldükleri zamanda iyi bilirdik dediğimiz tembel insanlara iyi dememizde bu kültürümüzdendir.Elinize sağlık
Evet farkında olmadan iyi olma’yı,iyi olmak ‘ a ceviriyoruz hayatımızda ve oluşan ilişki bir süre sonra menfaat ilişkisine dönüşüyor…Yaşlı çiçekçiden iş yapsın diye çiçek alırken,çiçek almak için sermaye beklentisine dönüşen ilişkimiz son örnek olsun…