Anadolu’nun küçük kasabası şekerlemeleriyle ünlüymüş.
O kadar güzel şekerlemeler yapılırmış ki, insanlar sadece bu küçük kasabaya şeker almaya gelirlermiş.
Başka kasabaların şekerlemecileri, bu kasabada farklı ne yapılıyor diye araştırırlarmış.
İşin sırrını çözebilmek için, girmedikleri kılık, söylemedikleri yalan kalmamış.
Pencere aralıklarından gözetlemeler, çıraklara verilen rüşvetler…
Bir türlü kasabanın şekerlemeleri gibi olmuyormuş.
En sonunda bir gün şekercilerden birine; “gerçekten farkı oluşturan nedir” diye sormuşlar.
Yaşlı şekerci; “işin hilesi, dürüstlüktür… İşin içine hile değil, dürüstlük katarsanız,
ne yaparsanız iyi olur.” yanıtını vermiş.
Evet… Aslında iyi iş yapmak bu kadar basittir.
Hile yapmak, sofistike bir zihne ihtiyaç duyar.
Hep bir şeyleri, bir şeylere benzetmek, aslı gibi olmasına çaba sarf etmek, büyük emek ve çaba gerektirir.
O kadar büyük emekler harcanır ki, astarı yüzünden pahalıya mal olur.
Üstelik insanı içten içe kemiren bir huzursuzluk da cabası.
“Şeytanın aklına bile gelmez” lafı işte bu davranışların eseri…
Hayat, her sabah uyanırken, kulağımıza “huzur… huzur” diye fısıldar.
Sesi duyanlar olması gerektiği gibi davranırlar.
Duymayanlar, duymak istemeyenler ise, “hile” ipine sarılırlar.
Dünyadan iş yaşamına dair her gün yüzlerce olumsuz “haber” akıyor.
Tüm bu haberlerin ortak paydası, aşırı hırs ve bunun sonucu sapılan karanlık yollar…
İnsanı küçük dilini yutturan, yok artık dedirten “hile”ler…
Ve bütün bunlardan sadece geriye, ‘huzursuz bir dünya’, ‘aldatılmış insanlar’ kalmakta.
Oysa bugün insanın en çok ihtiyaç duyduğu; aldatılmadığına inandığı, hilesiz bir dünya…
Bütün ruhsal olumsuzlukların kaynağı da bu değil mi?
Ne üretirsek üretelim, işimizi ve hayatı bir ‘şekerleme’ tadı bırakacak şekilde tasarlayalım.
O zaman gönül rahatlığı ile; ‘işin hilesi, dürüstlüktür’ diyebiliriz…
Bir önceki yazı Hizmet Eden Liderler…
4 Comments
Kişi aslında kendisine yüklenen yükün, taşıma potansiyeliyle yaratıldığına inandığı sürece hayata devamlı ÜMİT VAR gözle bakar. Dürüstlüğün büyük bir erdem olduğunu anlar. Peki sonra ne mi olur? çok basit; Kökü sağlam bir ağacın kuvvetli bir dalı olur. O dal güzel bir meyve verir.
O meyvenin güzel bir yaprağı olması ümidiyle.
Mehmetciğim eline, yüreğine sağlık. İşin çok kolay olan yanının dürüstlük olduğunu inşallah gecikmeden anlar iş dünyası. Bugün tv de izledim İstanbul E5 de trafikte ters yoldan giden sürücülerin geri geri araba kullandıklarını.onlarca lüks araç ters yolu geri geri giderek gidiyorlardı. Allahım yolu kesen trafik polislerine yardım et dedim.
Değerli kardeşim,
Yazılarınızı zevkle okuyorum.Bu günkü yazınızı da zevkle okudum.Başarının sırrının dürüstlük olduğunu söyleyebilecek nadir iş adamları vardır. Dürüstlük aynı zamanda mutluluk ve sağlıkta getirir.
Seni kutluyorum.
A.Dündar Uluğkay
Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve DÜRÜST konuşmak…
Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve HİZMET EDEN BİLGELERİ, açık kalple dinlemek…
İşte benim senfonim.
Hizmet eden liderler, aşk yolunun yolcusu bir gönül insanıdır.
Saygılarımla,
Özgür Balçık