Tasarım sözcüğü kullanıldığında, akla hemen mimarlık, sanat, üç boyutlu nesneler, endüstri vs. gelir…
Yaşam ya da yönetim denildiğinde ise, sanki; “kendiliğinden” oluşan, “doğal” bir akışmış gibi izlenimler dile getirilir.
Oysa en yoğun tasarım fikrinin ihtiyaç duyulduğu alandır yaşam ve iş yönetimi.
Hem kişisel hem de içinde yer aldığımız iş yaşamımızı “tasarlamak”, öngörülebilir olanları çoğaltmak anlamına geliyor…
Şirketler büyüdükçe, hacimler arttıkça, birimler yoğunlaştıkça, yöneticiler bir “tasarım ustası” gibi çalışmak zorundadır.
Bizim coğrafyamızın, bugünün dünyasına pek de uymayan deyişlerinden biridir; göç yolda düzelir …
Sen işe başla, gerisi sonra nasıl olsa halledilir mantığını içeren bu söz, bugün de dile getirilmese de hakimiyetini koruyor gibi görünüyor.
Sonuçlara baktığımızda, birçok kurumun bu mantıktan kopmadığı görülmekte.
Açıkçası öyle görünmese; bazı şeyler “yap-boz” tahtasına dönüşmezdi.
Bu konular üzerinde konuşulduğunda çoğu insanın; “ne var bizde bir hafta önceden kağıt üzerinde planlama yapıyoruz” cümlelerini işitiyoruz.
Oysa tasarım; aylarca, bazen yıllarca üzerinde çalışılan, yapılan/bozulan, simüle edilen bir süreçtir.
Hikaye meşhurdur; Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni yapacak. Her gün caminin yapıldığı tepeye gelip, ekibiyle oturuyor. Bir ay, iki ay… Hemen yağdanlıklar padişaha; “Bu cami yetişmez. Sinan sabahtan akşama kadar oturuyor.” diye yetiştirirler. Padişah atına atlar, arkada ekibi, tepeliğin kenarına gelirler. Mimarbaşı, padişahın geldiğini görünce, yerinden kalkar, merdivenlerden iner gibi yürür, sanki bir duvarın köşesinden döner gibi yapar ve sanal bir kapıdan çıkar gibi eğilerek padişahın karşısına gelir… Bu durumu gören Kanuni’nin cevabı çok güzeldir; “sen işine devam et”…
Tasarım, tam da Büyük usta Sinan’ın yaptığı gibi “önceden görebilmektir.”
Ve her yeni tasarım, yeni olanaklar oluşturması bakımından; hem tasarım sürecinin içinde yer alan hem de ondan etkilenenler için bir fırsattır.
Tasarım, boşlukta havayı sıkıştırarak şekillendirebilmek ve görünür kılabilmektir.
Ya bu bulutun içinde olup yağmur olmak var, ya da bu bulutun altında ıslanmak…
Bunun kararını bu sürecin içinde yer alan her bir birey kendisi verir…
Tasarım süreçleri kolay değildir.
Ancak başarılı bir tasarımın sonuçları herkes için tatmin edicidir.
Tarih bize şunu göstermiştir ki; düşünüldüğü zamanlarda çok delice bulunan tasarımlar, tarihin akışını olumlu yönde değiştirmiştir. O nedenle;
Her delice tasarımın arkasında akıl yatar…
Bir önceki yazı İyimser Olmak, Kötümser Düşünebilmek…
2 Comments
İyi akşamlar Mehmet Bey
Bugüne kadar yaptığım her işi önce hayal ettim ondan sonra yaptım.Hayalini kuramadığım hiçbir işi ise yapmadım.
Çalıştığım üç okulda 20 tane okul gezisi düzenledim ve hayalini nasıl kurduysam o gezileri öyle yaptım. Bu gezileri öğrencilerin gözüyle hayal ettim ve gezilerden mutlu dönmelerini sağladım.
Aynı şekilde hayalimde canlandırdığım her şeyi fotoğrafla da anlattım.
İyi günler diliyor selamlarımı gönderiyorum.
İyi çalışmalar.
Sayın Mehmet Semih Söylemez
Yazılarınızı ANSİAD gelen maillerde okuyorum
insanı sıkmayan ama okudukça düşündüren ve doğru bildiğimizi sandığımız alışagelmiş düzenden koparıp
başka pencereden bakmamı sağladığınız için teşekkür ederim.