İçinde yaşadığımız dünya, kendini “vermek” üzerine yapılandırmıştır.
O hep verir… En kestirmeden, yaşama dair olan her şeyi ona borçluyuz.
“Alma” konusunda ise utangaçtır. İstemez.
Çoğu kişi bu istememenin farkında bile değildir. Bu nedenle onu, hoyratça, vahşice, acımasızca sağar…
Oysa yaşam bir alıp vermedir. Alıyorsan, vermen de gerekir.
İnsanın hayata ve dünyaya “verme”si; ona değer katmasıdır.
Yoksa dünyanın kapısı üzerine bir şey koyması değildir.
Evet… Kişiler ve kurumlar, hayata değer katabiliyorlarsa, kendileri de bir değer olurlar…
Mimar Sinan, Selimiye’yi inşa ederek,
Cervantes, Don Kişot’u kaleme alarak,
Leonardo, Mona Lisa’yı resmederek,
Beethoven , 9. Senfoni’yi besteleyerek,
Pasteur, Kuduz Aşısı’nı bularak,
Einstein, İzafiyet Teorisi ile,
Microsoft, yazılımlarıyla,
Apple, teknolojiyi kişiselleştirmesiyle,
NASA, uzay teknolojileri ile…
Daha yüzlerce, binlerce insan ve kurum, dünyaya bir şeyler vererek, ona değer katmışlardır.
Gelecek üzerine düşünen her kişi ve kurum da, gelecek felsefesini bu bakış ile yapılandırmak zorundadır.
Alıp-verme arasında bir denge kurulamadığı takdirde, sürdürülebilir bir dünyaya kavuşamayacağımız için, gelecek nesillerin alabileceği hiçbir şey kalmayacak…
Hayatın-dünyanın yüceliği karşısında “insan ne verebilir” diyenler olabilir…
Hayata ve dünyaya ve onu paylaşan her varlığa saygı duymak, “vermek”tir.
Hayata değer katmak “hayata saygı duymak” ile başlar.
Özellikle iş dünyasının aktörleri, gelecek denilen sahnede yer almak istiyorlarsa, “değer katmak” zorundadırlar. Bunu yapmayanlar ise sahneyi uzaktan gören bir koltukta izleyici olacaklardır.
Bir önceki yazı Geleceğe Kanatlanmak…
2 Comments
Farklılıklarını aşklarının harcına katıp zenginleştiremeyenler, büyük aşkı yaşayamazlar…
Büyük aşkı yaşayamayanlar, hayata değer katamazlar…
Geçmişten kederlenmemek, geleceğe dair kaygılanmamak ne güzel…
Saygıdeğer düşüncelerinizi paylaştığımda, hayata ve doğaya karşı üzerimde var olan sorumluluğumun biraz daha pekişmiş ve artmış olduğunu hissettim. Bu dünyaya kimileri, nasırlı elleri ve geleceğe dönük bilimsel, aydınlık düşünceleriyle güç bela değer katmaya çalışırlarken, günümüzde kimi aktörler, onu mahvetmeye uğraşıyor ve başarılı da oluyorlar.