İnsan her gün yeni şeyler keşfeder.
Bu “şey”ler öncelikle kendisinden başlar, halka halka dış dünyaya doğru yayılır.
Doğası gereği de çoğunlukla kendisindeki “yeni şey”le ilgilenmeden, diğer halkalardaki “yeni” ile ilgilenir.
İnsanın kendine dair olana yeteri kadar ilgi göstermemesi, olumlu ile olumsuz arasında kalmak anlamına gelir.
Hayat bize; hem kendimizden hem de çevremizden aldıklarımızla, bilge, doğru ve en önemlisi ölçülü olmamız gerektiğini söyler…
Bu insanın haddini, yani sınırlarını bilmesi anlamına gelir.
Günümüz söylemleri içinde “sınırlarınızı zorlayın” fikri çok öneriliyor.
İnsanın kapasitesinin, becerilerinin sınırlarını zorlaması, gelişme için itici güçtür.
Ve her insan kişisel gelişimi için bunu sonuna kadar yapmalıdır.
“Sınırların zorlanması” ile “sınırların aşılması” çoğunlukla küçük bir şey gibi algılansa da, gerçekte bu, bir arada yaşamanın koşullarını ortadan kaldırabilecek kadar ağır sonuçlar doğurur.
Her sınır aşımı, bir başkasının yaşam alanına geçmektir.
Sınırları ya da haddini aşan her şey ise; aştığı şeye dönüşebilir. Bu bir tür karşıtına dönüşmedir.
Yaşadığımız coğrafyanın kültürü bu konuda çok güzel iki deyim üretmiştir.
“Haddini bilmek” ve “Haddini aşmak”…
İlginç olan ise bu iki deyimin günlük hayatta çoğunlukla “kendi dışındaki herkes” için, çok rahatlıkla ve çoklukla kullanılıyor olmasıdır.
Oysa bu iki deyimi, insan kendisi için kullanabiliyor olmalıdır.
Kişi, kendisine karşı bu deyimleri samimiyetle kullanabildiğinde, erdemli olma ihtimali artar.
Bu bir öz denetimdir.
Ve en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, bize başkalarının haddimizi bildirmesi değil, bizim haddimizi bilmemizdir.
Bir önceki yazı Şirket aklı
5 Comments
ALLAH RAZI OLSUN…
Sağlıklı bir ruh halinin devamı için haddimizi bilmek şart tabii ama genelde başarıyı yakalamak için söylenen !sınırlarını zorla’ sözcüğü daha çok içsel yolculuğu tarif eder sanki.Sayı doğrusunun eksi tarafına yolculuk başkasının sınırını aşmaz.
İnsanın kendini bilmesi, erdemli olabilmesi için önce kendine eleştirel gözle bakabilmesi gerekir. Bu da kolay bir şey değildir; zira bizim coğrafyanın hakim kültürü “güçlü olmak, zayıflıkları belli etmemektir”
Sınırların Zorlanması, bizim gibi ülkelerde asla olmaz. “Evet efendimci” yalaka ve vizyonsuz insanlar asla ve asla insiyatif almaz, riske girmez dolayısıyla da sınırları zorlamaz.
Dünyadaki innovasyon katsayımız nerede, teknolojik ivmelenmemiz ne kadar zaten açıkça ortada.
Biz de maalesef sınırların aşılması ise olağan bir durum. Asgari ücretli olarak çalışan nice işçi gördüm ki cebinde 3 kredi kartı var. Maalesef o kartları, borçlanma aracı olarak bilinçsizce kullanmışlar ve hayatları bankaların esaretinde oynanan son perdedeki tiyatro oyununa dönmüş.
Mehmet Bey yazı çok güzel olmuş, fakat yazıyı anlatan tasarım biraz yazının yapısı ve duygusal sermayeye uymamış gibi geldi. Belki burada bireyin ”yeni şey” yada ”diğer halkalardaki yeni” kavramlarını algılama şekilleri anlatılabilirdi.
“Sınırları ya da haddini aşan her şey ise; aştığı şeye dönüşebilir” bu söz üzerinde çok düşündürür.Kisinin Kendini eleştirmesi icin cok anlamlı.. Hatta bir ‘acaba? ‘ dedirtir kendime 🙂 teşekkürler böyle birşeyi hatırlattığınız için.