İnsan doğası, baktıklarını “kendi zihin kütüphanesi”ndekilere benzetme eğilimindedir.
Bu, kreatif insanın sıra dışı özelliklerindendir.
Shakespeare; Antonius ve Kleopatra’da;
Bazen bir bulut gözümüzde bir ejderha oluverir;
Bir duman, bakarsın, bir ayı oluvermiş, ya da bir aslan,
Derken kuleli bir hisar, bir korkunç kayalık,
İnişli çıkışlı bir dağ, masmavi bir yarımada,
Üstünde ağaçlar, dünyamıza yukarıdan baş sallayan,
Gözlerimizde havayı deve yapan ağaçlar.
Yazdığı ve bu insani özelliği dile getirdiği zarif dizeleriyle konuyu edebileştirmiştir.
Evet… İçinde yaşadığımız kainat, bizim zihnimizin zenginleşmesi için, büyük olanakları bize bahşetmiş.
Ancak, biz ona çoğunlukla “sırt çeviriyoruz”…
Kaçımız;
Çocukluktan çıktıktan sonra, sırtüstü yatıp gökyüzüne baktık,
O sürekli yer değiştiren, şekilden şekle giren bulutlar içinde kaybolduk…
Hele şirket yönetimleriyle, üretimle uğraşıyorsanız, aklınıza gelse bile, bu cümleleri telaffuz etmekten kaçınırsınız.
Oysa koca koca fabrika bacalarını inşa ederken;
Bacaya bakıp hayranlık duyanlar, sadece bacayı inşa ederler,
Bacalar ile etrafındaki makinelere bakanlar, fabrikayı inşa ederler,
Bacalar, gökyüzü ve onun arkasındaki “o koca sistem”in farkında olanlar ise; “geleceği inşa ederler”…
Shakespeare, sadece İngiliz edebiyatının değil, Dünya edebiyatının da yıldızı olduysa, “hayata dair birçok şey”in farkında olduğu ve onu dile getirebildiği için olmuştur.
Bugünlerde gecenin perisi ay her bakana farklı bir dünya çağrıştırıyor.
Gece ay, gündüz gökyüzü bizi çağırıyor.
Tam zamanıdır…
O bizi saran masmavi boşluğu, bir sinema perdesine dönüştürün…
Her şeyi siz inşa edin… İster bulut ekleyin o boşluğa, ister tüm imgeleminizi…
Ya da bırakın boş kalsın o gökyüzü…
Nasıl olsa, birileri gelip doldurur o boşluğu.
Ancak şunu hiç göz ardı etmemek gerekiyor.
Yerde aradıklarımızdan çok daha fazlası gökyüzünde…
Bir önceki yazı Maraton…
3 Comments
[…] Az önce Mehmet Semih Söylemez’in blogunda gökyüzüyle ilgili yazdığı yazıyı okudum ve en son ne zaman gökyüzünü doya doya izlediniz diye sorarak paylaştım yazısını[…]
Merhabalar….Mehmet Bey…
Öncelikle gökyüzünün güzelliğini çocukluğunda keşfetmiş biri olarak bu yazınıza yorum yapmadan geçmek istemedim,insan gökyüzünü inceledikçe….ve hayallerini çoğu zaman gökyüzüne bakarak kurduğu için bu düşüncenize yerden göğe kadar hak veriyor.En son babamı kaybettiğimde yüzümü gökyüzüne çevirdim ve bulutlarda aradım ve hala arıyorum bazen sekiz köşeli şapkasının bir bölümünü bazen gülüşünün,bazen kaşlarının,bazen paltosunun bir bölümünü görür gibi oldum…..tabi arada milyonlarca farklı objeler daha…..şimdilik flu olsada belki netleşir umuduyla…..yani yerde bulamadığımız herşey için kafamız hep gökyüzüne çevrilir………..değerli vaktinizi ayırıp bize ışık tuttuğunuz için teşekkürler……İYİ Kİ VARSINIZ…..kaleminiz uzun seneler devam etsin inşallah
Ne güzel yazmışsınız gercekten insan bazen gökyüzünde arar çaresini bazen yaradana duasını eder bazende kayan yıldız dan dilek tutar…Çocukken en sevdiğim şey bulutların şekillerine bakıp bir şey hayal etmekti. Kaleminize sağlık.