Eski zamanlardan bugüne gelen ve en çok kullanılan cümlelerinden biri;
“Gün gelecek…..” biçiminde başlar.
Geleceği, “gelmeyecek” bir durum ve dalga geçilecek bir alan olarak görmektir bu yaklaşım…
O günün mantığıyla düşünce denilen şey; “eski zaman sandıklarının” eşyasıydı.
Sandık açılacak, ortama hafiften naftalin ve rutubet kokuları yayılacak,
her şey havalandırılacak ve çok zaman sonra, oradan bir şeyler söylenecek.
Uzun, ağdalı ve törensel bir havada, “eski zaman sandıkları”nın kutsanmasıdır bu…
Bir konuya dair düşünceyi belirtmek için, her seferinde neredeyse “kaynağı”na kadar inilmekte idi. Bugüne ve yarına dokunamamaktır bu…
Zamanın ağır aktığı dönemlerin “doğru” yöntemi buydu…
Bugün zaman, “dün”e nazaran akmıyor, buharlaşıp yayılıyor. Çok hızlı.
“Dün”de kalan her zihin, bugünün yabancısıdır.
Zira dünün düşünce yapısı ile bugünü ve yarını inşa etmek mümkün değil.
İnsanlık tarihinin en büyük zihinsel kırılmasının yaşandığı bir döneme tanıklık ediyoruz.
Bu döneme ayak uydurabilecek zihin, bugünü değil, geleceği düşünüp tasarlayabilirse, “var olma” ihtimali var.
Bugünün insanının şunu bilmesi önemli; “Bizi hazır bir gelecek beklemiyor. Bizim geleceği inşa etmemiz gerekiyor”…
Yani kısaca insanın geleceğe dair “uzgörü”leri olmalı.
Eski zamanlarda “gelecek üzerine düşünmek” bir aykırılıktı.
Bugün ise “var olma”nın ta kendisi…
Dünün insanları, kendisi gibi düşünen insanlar yetiştirmişlerdi. Zaman öyleydi.
Geleceğin insanı da bugün yetişiyor. Ama zaman, “eski zaman”lardan değil.
Geleceğin insanı olacak olan “z” kuşağı ise bugünün insanı gibi düşünmüyor.
Onlar “başka bir dünya”ya doğdular ve zihinleri de “başka”…
“Z” kuşağının dünyasını biz kurmuyoruz. Kendileri kuruyor.
Biz; orada tutunmak istiyorsak, “çok çalışmamız gerekiyor, çoook”.
Gelecek Kafdağı’nın arkasında değil, önümüzde…
Yeter ki “olasılıksız” dediğimiz kavramın da “olasılık” dahilinde olduğunu bilelim…
1 Mart gelecek günümüz kutlu olsun.
Bir önceki yazı Stres…
3 Comments
geleceği planlarken temel belirleyicilerimizi bilmek akışkan ve uyumlu bir senarya kurgulamak,inanarak eyleme geçirmek ve böylece mükemmellik modelimize yaklaşarak istediğimiz yaşamı yaratmak zor olmasa gerek,kaybetmelerimizdeki en büyük yanlışlardan biri de herşeyi yaşayarak öğrenme eğilimimizdir oysa yaşanmış olaylardan ve yaşanmışlıklardan ders almayı becerebilirsek bu kayıplarımızı en aza indirebiliriz,az kayıpla inşa ettiğimiz gelecek ileriye daha da ötelenecektir,gelecek daima ufuk çizgisidir ve bu ufku hayal gücümüz zenginleştirir ,gelecek başarısı bu güçle doğru orantılıdır….1 mart gelecek günü….birçok özel günden çok daha güzel geliyor kulağa…kutlu olsun
Sizin de 1 Mart Gelecek Gününüz kutlu/mutlu olsun Mehmet Bey… Tanıdığım günden beri fütürist bakış açınızdan, o vizyonla yaptıklarınızdan müthiş etkileniyorum. Her daim verdiğiniz destek için teşekkür ederiz… Gelecek sizin gibi iş insanları, baba, eş, arkadaş, kardeş, vatandaş ile Güzel Gelecek:)))
Mehmet Bey dün ki etkinlikte yoktum ama internet aracılığıyla sizleri izlemek,geleceğe dair güzel düşüncelerinizi öğrenmek harika bir duyguydu.
Geçmişe odaklanmak yerine geleceğe odaklanmak, geçmişin değerlerini gelecekle bütünleştirmek gerekiyor artık.
Harika bir ülkede yaşıyoruz.Sahip olduğumuz kültür ve medeniyet,insan kaynağı ve değerler bizi yarınlara daha sağlam ve uzun soluklu bakmamıza sebebiyet verecektir.
Yeter ki farkında olalım,hayal kurup üzerinde çalışalım. Çalışalım, yardımlaşalım,paylaşalım ve paylaştıralım.
Gelecek Günü adına çalışmalarınızda başarılar dilerim.
1 Mart Gelecek Günü kutlu olsun…
Saygılarımla
Gökhan Yılmaz