Hayat bize her gün yeni şeyler öğretiyor. Özellikle, geçişlerin, kırılmaların yaşandığı “eşik zaman”larda bu öğretiler yoğunlaşıyor.
Her insanın hayatında “eşik zaman”lar farklı durumlarda ortaya çıkabilir.
Kiminin iş yaşamındaki ilk günü,
Kiminin ilk aşkıyla tanıştığı gün,
Kimi için ise bir yolculuk, hayatı değiştiren “eşik zaman”lardan biri olabilir…
Şirketlerin de “eşik zaman”ları vardır.
Kriz dönemleri, yeni yatırımlar, yeni ortaklıklar, ya da bir buluş… Şirketlerin tüm akışını değiştirebilir.
Bu dönemleri “özel bir çaba ile yönetilmesi gereken” zamanlar olarak algılamak; gelecek adına olumlu adımlar atmaktır.
İyi yönetilmiş her “eşik zaman”; kişiler, şirketler ve devletler için “geride bırakılan birçok eski şey” anlamına gelebilir.
Geride bırakmak bir kararlılıktır ve gelecek; “geride bırakabildiklerimiz”dir…
Geleceğin yönetici modeli için üç özellik öne çıkmaktadır;
İşe hakimiyet, duygusal zeka ve durumlar karşısında esnek ve çevik olmak…
Bu özelliklerin tezahürü olan önderlik geleceği şekillendiriyor.
Lider; yönetimi süresinde, çalışma arkadaşları ile istişare etmeli, paylaşmalı, dinlemeli…
Ancak; “eşik zaman”larda “son kararı” vermek zorunda olduğunu hep aklının bir kenarında bir “kor” gibi tutabilmelidir…
Zira o zamanlar, çoğu kişinin yeraltına çekildiği, ortadan kaybolduğu ya da “siz bilirsiniz” dediği zamanlardır…
Yola tek başına çıkılması gereken zamanlardır bu zamanlar.
Bu dönemler için zihinsel bir derinlik yoksa; yola çıkmak boşa bir çaba olacak ve yol sizi hiç bir yere ulaştırmayan “yürüme bandı”na dönüşecektir.
Eşik zamanlar, sıçrama yapılan zamanlardır…
Ve beden sıçrama yapabilmek için hazır olmalıdır…
Bir önceki yazı Yetenek Yönetimi…
Leave A Reply