İnsana bahşedilmiş olan;
Bir nefesi,
Bir dilim ekmeği ,
Bir bardak suyu,
Bir elmanın kenarından ısırmayı,
Kum tanelerinin parmaklarının arasından akıp gitmesini,
Dalında çiçek açmış bir kiraz ağacına tanıklık etmeyi,
Baharı da, kışı da, yazı da aynı enerjiyle hissedebilmeyi,
Yeşil çimenlerin üzerinde yürüyebilmeyi,
Bir kedinin tüylerini okşayabilmeyi,
Dağların yüceliğini, denizin enginliğini, mavinin güzelliğini,
Sevdiklerine sarılabilmeyi,
Gökyüzünü kaplayan göçmen kuşların kanat seslerini duyabilmeyi,
Sabah uyandığında, pencereden içeri giren yeni doğan güneşle aydınlanmayı,
İçinde yaşadığın kentin geçmişini, bugününü,
Binlerce yıl önce yapılmış bir nesneyle aynı mekanda bulunmayı,
Dostlarınla bir sözcüğü paylaşabilmeyi,
Yüzünü yalayıp giden rüzgarı,
Ensenden içeri akan yağmuru,
Bir müzik aletinden yayılan sesi,
Bir şeyler üretebilmeyi,
Birinin sevincine, coşkusuna, derdine, hüznüne ortak olabilmeyi,
Bu dünyaya bir katkım oldu duygusuyla güne başlayabilmeyi,
Sevmeyi, sevilmeyi, özlemeyi, özlenmeyi,
Doyasıya yaşamak…
Yarın “Keşke” dememek için, bugün doya doya yaşamak.
Bütün bunlar için, hayat yeni başlıyor…
Bir önceki yazı Yavaşlayamayan Hızlanamaz…
2 Comments
Semih Bey,
“Doyasıya Yaşamak” iğne oyası güzelliğinde ,saf ipek niteliğinde bir yazı….
Tanrı’nın sunduğu güzellikler;yazınız ile ‘Mutluluğun Resmi’olmuş…
Yüreğinize sağlık…
Müyesser Eren Karaibrahim
keşke kelimesini yıllar önce sözlüğümden kaldırıp attım.
bu kelimeyle birlikte pişmanlıkta yok olmuş oldu…