Bize bahşedilen muazzam bir coğrafyada yaşıyoruz.
Ne tarafa dönersen dön, karşında bir şeyler bulduğun, boşluğa düşmediğin bu topraklar, birçok uygarlığın da doğum yeri…
Çok şanslı olduğumuz kesin… Doğa olarak da, kültürel olarak da, ekonomik olarak da büyük olanakların ve potansiyellerin olduğu bir gerçek.
Doğudan Batıya doğru yüzlerce yıl ticaretin (İpek Yolu) bu topraklar üzerinden akması, Akdeniz havzasının gemi ticaretinin ana merkezi olması rastlantı değil.
Bugün de bu potansiyel elimizin altında.
Kuzeyden güneye, doğudan batıya bütün yolların kesiştiği bu coğrafyanın değerini yurt dışına yapılan yolculuklarda, insan daha iyi anlıyor.
2-3 saatlik bir uçuşla, doğunun ve batının ticaret merkezlerine yolculuk yapılan başka bir coğrafya var mıdır?
Keza yine kuzeyden güneye aynı sürede ulaşılan merkezler bizim şansımız.
Bazıları, diğerleri de birkaç saat fazla uçarak ulaşmıyorlar mı diye düşünebilir. Mesele sadece ulaşmak olsa, sorun değil. Oysa aynı saat dilimlerini paylaşmak, eş zamanlı geceyi ve gündüzü yaşamak ve ürettiğiniz ürünü zamanında ulaştırabilmek gibi avantajları, büyük bir sinerjiye dönüştürmek bizim elimizde.
Geçtiğimiz hafta Almanya’nın Hannover kentinde Ligna Fuarı’ndaydım. Batıya yolculuktu bu… Yeni teknolojiler, inovatif yaklaşımlar ve geleceğe dair dünyanın nereye doğru evrimleştiğini gözlemleme olanağını buldum.
Fuar alanına insan ilk girdiğinde “neleri kaçırdık” tedirginliğine düştüğü olur. Sonra sakin kafayla değerlendirmeler yapar… Şu kadarını söylemeliyim ki; insana ve bilgiye daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor.
Sonra filmi birkaç hafta geri sardığımda Doğu’ya yaptığım yolculuk gözlerimin önünden geçti. Orada da “yapılacak çok iş, satılacak çok ürün var” diye düşünmüştüm…
Ve tüm bunları birkaç saatlik uçuş mesafesinde yapabilmek.
Bir başka deyişle sabah kahvaltısı gittiğiniz ülkede, öğle yemeği evinizde…
Bu büyük şansı iyi kullanmak lazım…
Bir önceki yazı Kariyer ve Duygusal Sermaye…
Leave A Reply