İçinde yaşadığımız günler, doğanın muhteşemliğinin doruğa çıktığı zamanlar…
Dağlar, ovalar yeşile bürünmüş,
Ağaçlar, çiçeklerle giyinmiş,
Gökyüzü, en parlak zamanlarını yaşıyor.
Ve tüm renkler; gelecek üzerine yazılmış metinler gibi…
Kısaca, doğa yeniden doğuyor.
Evet… Yeniden doğuyor.
Bahar; bildik bir döngünün parçası değil, her yıl yeniden doğar ve kendisi döngüdür.
Bu döngü; doğanın her bir parçasının “yaşarken yenilendiği” olağanüstü bir süreçtir.
İnsan ve kurumlar da, doğanın yaşadığı “yaşarken yenilenen” süreçleri kendi içinde kurgulamak zorundadır.
İnsan, doğası gereği yaşamını belli standartlarda ve rutin bir yapı üzerinden sürdürmeye eğilimlidir.
Zira insan ve kurumlar için hayatı her gün yeniden kurmak zahmetlidir.
Kurumları kuranlar da; standartlarımızı oluşturalım, böylece sistem kendi kendine çalışsın diye düşünürler.
Bu tür düşünce tarzı kurumlar için, “ölmeye başlamak” ya da “sonun başlangıcı”dır. Sonuçlar, uzun ve acılıdır.
Bu anlayışın karşısında yer alan insan ve kurumlar ise, tıpkı “bahar” gibi, belli zaman aralıklarında yeniden doğmanın yollarını geliştirirler.
Yeniden doğmak, zihne ve bedene bugünün sözcükleriyle; resetlemek, format atmaktır. Ve tüm organizmalar için bu bir fantastik talep değil, “varlık” olarak “var olmak”tır.
Bugünün dünyasında bilgi, ağır bir kütle olmaktan çıkıp, her an yeni olanla yer değiştirdiği bir süreci yaşıyor. Tarihin hiç bir döneminde “bilgi” bu kadar yaşayan bir organizmaya dönüşmemişti.
Bu yeni durum karşısında, insanın ve kurumların uyum sağlayabilmesinin bir tek koşulu vardır;
Ölümü bir kere yaşayacağı, bunun karşısında, her gün yeniden doğacağı bir hayatı benimsemek…
Bir önceki yazı “Yin & Yang“
3 Comments
“Her gün yeniden doğacağı bir hayatı benimsemek”! Muhteşem bir cümle! Bu cümleden hareketle; her gün, bize bahşedilen yeni bir hayattır aslında. Keşke, keşkelerin yakasını bırakabilmeyi başarip bugünün tadını çıkarabilsek. Keşke, yaşadığımız gün sayısınca ömrümüz olduğunu kavrayabilsek..
Düşündürdü, düşündürdü ve duygulandırdı! Elinize sağlık..
Sizin belirttiğiniz bahar formülün dışında baharın kendine özgü bir iyileştirme havası vardır. Örnek olarakta eskiden cezaevlerinde bir masanın üstüne bir bardak içine gür dallı bir bağ maydonoz konulup sırayla bütün mahkumlar belli bir süre bakarlarmış ve bu onlara çok iyi gelirmiş.Elinize sağlık.
Her baktiginda yeni tanismis gibi bakmak, ozen gostermek, dinlemek anlamaya calismak ve bunlar olurken eski deneyimlerimin gurultusunu dindirmek… Her halde mesele bu galiba 🙂
Tesekkurler Mehmet bey yeniden yeniden dusunuyoruz birlikte.