En sonda söyleyeceğim lafı, en başta söyleyeyim.
“Kendinize karşı bağışlayıcı olun.”
Evet… Bağışlamak dendiğinde, insanın çevresinde yapılan bir hatayı affetmesi olarak anlaşılıyor.
Doğrudur. İnsan hayatı, bağışlamak üzerine kurgulanmalıdır.
Yapılan her bir hatanın bir nedeni olabileceği düşüncesinden “bağışlama”ya başlamak, yaşamın sağlıklı yürümesi için önemlidir.
Ancak daha da önemlisi, insanın yaptığı hataları, “hata” olarak kabul edip, onunla yüzleşmesi ve sonra da kendini bağışlama mekanizmasını geliştirmesidir.
Oysa insan çoğunlukla, hataları konusunda bağışlama mekanizması yerine, adını bile koyamadığı koymak istemediği bir “öfke sarmalı” inşa eder.
Bu öfke sarmalı içine bir kere girildiğinde ise, giderek büyüyen ve sonunda baş edilemeyen canavara dönüşür.
Ve ilginçtir ki, çoğunlukla çözüm diye ortaya konan şey; bir hata ortağı bulup, ona sorumluluğu yüklemekten ibarettir.
Yapılacak şey aslında çok basittir; kendi kendimizle yüzleşmek.
Bedeli ne olursa olsun, insan yüzleşebildiği oranda, “kendini affedebilir”.
Bu belki de en büyük erdemdir.
Kendisini bağışlamayı öğrenen insan, çevresinde olan bitenler karşısında da daha bağışlayıcı olur.
Bugün herkes şikayet ediyor… “Herkes çok öfkeli” diye.
Nedenleri üzerine kilometrelerce yazı, milyonlarca sözcük havada uçuşuyor.
Hepsi içinde bir gerçeği barındırıyor. Kabul…
Sorunları alt alta yazmak, hatta “sorunlardan sorun çıkarmak” çok kolay.
Önemli olan; bu öfkeden nasıl uzaklaşacağız, öfkeyi nasıl yok edeceğiz?
Bağışlayan bir hayatın içinde yaşayabilecek miyiz?
Dilimize yerleşmiş olan ve bir bakışla, son yıllarda laf olsun diye de kullanılan, ‘kendine iyi bak’ cümlesi derindir…
Dostun dosta içtenlikle söylediği bu cümlenin altını doldurduğumuzda, yukarıda dile getirilen, ‘kendini bağışlamak’, ‘kendini bağışlayabilmek’ demenin, kendine iyi bakabilmenin karşılığı olduğu ortaya çıkar.
İnsanlara ve diğer canlılara iyi davranmalıyız;
Ama en başta kendimize…
Bir önceki yazı Reddettiklerimiz…
Comment
Gerçekçi ve düşündürücü yazınızı çok beğendim.Kutlarım.