Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü müzik gruplarının başında, şüphesiz ki Pink Floyd gelir. Onlar, yaptıkları müzik ile hem içinde bulundukları zamanın insanlarını hem de günümüze kadar geçen zamanın insanlarını derinden etkilediler. Onların yaptığı her albüm, insanların dünyaya farklı pencerelerden bakmalarını sağladı. Pink Floyd’un müzik serüveninde, büyük değişimin göstergesi olan albüm ise Dark Side Of The Moon’dur. Bu albümde topluluğun, kendi tarzını keşfettiği düşüncesi konusunda tüm müzik otoriteleri hemfikirdir. Pink Floyd, müziğin rutin gelişiminin sınırlarını zorlayarak, “başka bir boyut”a geçmiştir. Topluluğun müzik serüvenine bakıldığında, belirleyici davranışın hep imkansızı imkanlı hale getirmek olduğu görülmektedir. Sınırlar hep zorlanır, “yeni”nin var olanın sınırları içinde oluşamayacağının farkındalığı ile hep bir arayış vardır.
Hoparlörlerden Pink Floyd’un “Dark Side Of The Moon” albümünün tınıları odama yayılırken; “Çin keşif robotu, ayın karanlık yüzüne ilk ayak izlerini bıraktı” haberlerini düşünüyorum. İnsanlığın uzay macerası hep ilgimi çekmiştir. İlk uzaya gönderilen uydular, ay yolculukları, güneş sisteminin diğer gezegenlerine gönderilen uydular, evrenin uzaklarını gözlemlemek için tasarlanan Hubble uzay teleskobu, Mars’a gönderilen Curiosity ve InSight uzay araçları… vs. vs…
Bütün bu çabalar uzaya dair bilgileri arttırması bakımından mutlaka çok değerli. Evrenin bilgisini her gün geliştirmek, büyütmek, insanlık adına çok önemli. Ancak ondan daha değerli olan ise insana “imkansızı düşlemek, imkansızı istemek” duygusunu vermesidir. Bu duyguyu ne kadar çok insan, ruhunda ve bedeninde “yaşam biçimine” dönüştürebilirse, insanlık o kadar olumlu yönde gelişecektir. Bizim de hem kişisel olarak, hem de ülke olarak yapmamız gereken bu zihinlere sahip bireyler yetiştirebilmektir. Bu insanların sayısı ne kadar artarsa, ülkemiz gelişecek, şirketlerimiz daha verimli olacak ve insanların yüzünden ışık yayılacaktır.
Çin, ayın karanlık yüzüne indirdiği Chang’e-4 aracı ile; astronomik gözlemler, ayın yüzeyindeki yapı ve mineral bileşimini inceleyecek ayrıca karanlık yüzünün nötron radyasyonunun ve nötr atomların ölçümünü yapacak.
Tüm bu çalışmaların ideolojik arka planı, uzaydaki rekabet gibi konuları, mutlaka düşünmek gerekir. Onlar zaten herkesin üzerinde bir fikre sahip olduğu tartışmalar…
Ancak biz tüm bu çalışmalara “imkansızı düşleme, imkansızı isteme” üzerinden bakmalıyız. Bizi geliştirecek ve geleceğe taşıyacak olan da herhalde budur.
Yoksa “filler tepişir, çimenler ezilir” misali, hep çimen kalma ihtimalimiz çok fazla…
Plak bitmiş olmasına karşın “Dark Side Of The Moon”un tınıları, odanın içinde yankılanmaya devam ediyor.
Biz önceki yazı SABIR… BİLGİ… ŞANS…
Leave A Reply