Geçtiğimiz günlerde yaşama veda eden Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Matematikçi John Nash’ın hayatını anlatan filmin adı “Akıl Oyunları” idi. Yaşamı ve ortaya koydukları ile “sıra dışı” sözcüğünün en çok yakıştığı isimlerden biridir John Nash…
Mücadele, direnç, hayata birkaç kez yeniden başlangıç yapabilmek;
Her insanın üstesinden gelebileceği bir süreç değildir bu…
Dönem dönem bu filmi izlemek, hayatla yüzleşmek adına gereklidir.
Ancak bugünlerde her insanın, özellikle de üretim ile uğraşan insanların, yöneticilerin, zamanın ürettiği “akıl oyunları” yanı sıra, kendilerinin de ‘’akıl oyunu’’ kurgulamalarının ve oynamalarının tam zamanıdır.
Evet… Zamanın ve insanın ürettiği akıl oyunları…
Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel parametrelerin iç içe geçerek, “yeni bilinmezler” ürettiği günümüzde, sabit durarak ve onu “tutarlılık” olarak tanımlayarak “gelecek inşa etmek” mümkün değildir.
Esnek ve değişkenlere uyum sağlayabilecek çevik zihinler ancak bu parametrelerden ‘’yeni’’yi üretebilirler.
Evet…
Esneklik, uyum ve çeviklik;
Bir tarafıyla yeni ekonomik, teknolojik durumlara işaret ederken, diğer taraftan da tüm süreçlerin hala büyük öznesi olan “insan” ve “insan ilişkileri”nin belirleyicisi olabilmenin temel özellikleri.
Bu üç tılsımlı sözcük, şirketlerin gelecekteki geleceğini de belirliyor.
Geleceğin inşasında, zamanın ve mekanın değişkenlerine direnç göstermeden, ‘’ilkeler evet ancak sabitlik asla’’ diyebilmek için, zihni uyanık ve dönüşebilir şekilde yapılandırmak önemli.
Bunun içindir ki ‘’akıl oyunları’’ üretmek, zihni dönüştürebilmek anlamına geliyor…
Gelecek iddiası taşıyan her yönetici, “kendi zihin uzayında” her gün yeni oyunlar kurgulayıp, onları simüle etmeli ve bu simülasyonun bir yerinde gerçek insanları da oyuna dahil etmelidir.
Böylece hem alınan kararın riski, hem de alınmayan kararın fırsat maliyeti görülebilir.
‘‘Akıl oyunları’’nı bir yaşam biçimi haline getirenler için hayat keyifli bir oyun…
Bir önceki yazı Şiir Gibi Yaşamak…
Leave A Reply