Geçtiğimiz hafta bütün dünya nefesini tutmuş Amerika’daki başkanlık seçimine odaklanmıştı. Başlangıçta sanki sonucu belli bir seçim yarışı gibi görülüyordu. Amerikan halkı oy atacak ve ‘malumun ilanı’ ilan edilecekti…
Ancak o da ne… Malumun ilanı gerçekleşmedi…
Herkes bundan sonra ne olacak diye sorular sormaya, uzmanlar (!) dan fikir almaya başlamıştı.
Sonuçlar bir taraftan hem dünya hem de bizim için önemli. Diğer taraftan ise ‘biz işimize bakalım’ dedirttiren ‘bize ne’nin karşılığı.
Ancak bizi daha çok ilgilendiren boyutu; hem seçim sürecindeki ‘sonuç analizleri’, hem de sonuçta ortaya çıkan ‘yanılmalar’…
Evet… Amerikan seçimleri dünyaya birçok şeyi yeniden gösterdi. Söylenilenleri baş aşağıya çevirdi. Çoğu analisti de darmadağın etti.
Bunun birçok nedeni var. Bu nedenlerin üzerine binlerce sayfalık raporlar, binlerce saatlik programlar yapılacaktır.
Gözlemlerim şunu gösteriyor ki, birçok analistin hataya düştüğü nokta, bugünü okuyamamakla ilgili. Hala ‘genellemeler’ üzerinden bir sonuca varılmaya çalışılıyor. Bugünün dünyasını geçmiş yüzyılın yöntemleriyle okumaya ve yorumlamaya kalkmak, bugünkü ‘hüsran’ların en büyük nedeni.
İçinde yaşadığımız zaman dilimi, mikro verilerden makro sonuçlar çıkarmak değil, makro verilerden mikro sonuçlara ulaşma zamanı…
Bir başka deyişle, her bireyin algısının ve davranışının, genellemelere kurban edilmemesi gerektiği zamanlar.
Genellemeler, istatistiki veriler için olmazsa olmazlardan. Ancak sadece Amerika seçimleri değil, İngiltere’deki referandum, Avrupa’da ki birçok seçim sonuçları, bu genellemelerin büyük yanlışlara neden olduğunu ortaya koydu.
Bu durumlardan kendi payımıza düşen de çok şey var.
Fabrikalardaki üretim süreçleri de, pazarlama alanındaki neden / sonuç ilişkileri de bu duruma karşılık geliyor.
Artık her bir bireyin nabzının tutulması gerektiği zamanlar.
On kişiden verileri topladık, buradan bir ortalama değer çıkaralım devri ‘eskidi’…
Amerikan seçimleri bu anlamda çok değerli. Her insanı tek tek değerlendirmek zor, ancak yöntemini bulmak başarı için gerekli.
Hayat giderek zorlaşıyor ve bu zorluk içinde oyun kurucu olmak, başka özellikler gerektiriyor…
Bunun birinci adımı da ‘genelleme’lerden uzak durulmasıdır…
Bir önceki yazı Ödül…
3 Comments
Değerli kardeşim yazını çok beğendim.iyi günler dilerim.
Bakmakla görme denen şey bu olsa gerek. Elinize sağlık.
Günümüz dünyasının gerçeğini çok iyi analiz eden doğru tespitler..Önümüzdeki 25-30 yıl içerisinde bildiğimiz her şeyi unutup yepyeni bir dünyada yaşamaya başlayacağız ve buna şimdiden uyum sağlamak için de futuristlere kulak verme zamanı..Bu değerli paylaşım için çok teşekkürler