Milano benim için özel bir şehir…
Yurt dışında ilk gördüğüm şehir, ilk gezdiğim fuar ve ilk makine alışım…
19 yaşındaydım.
Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına karşın dün gibi hatırlıyorum. Uzaya gidip gelmek gibi bir şeydi. Dünyanın nerelerde olduğunu, bizim ise bilmem kaç fırın ekmek yememiz gerektiğini düşünüp mutsuz olduğumuz zamanlardı. Ancak o zaman gittiğimiz fuarlardan çok şey öğrendiğimizi, vizyonumuzu ve görgümüzü geliştirdiğini de söylemeden geçmemek lazım.
Birçok teknolojik yeniliğe, tasarıma ve en önemlisi “geleceği projekte etmeye” bu fuarların katkısı çok büyük olmuştu.
Yine o zamanlar, bizden birçok firmanın temsilcilerinin elde metre, çaktırmadan ölçü almaya çalıştığı sahneler gözlerimin önünden geçiyor. Çoğu stant açan firma, Türk izleyicileri standına alırken “şüphe” ile bakıyordu. Bu fuarda öğrendim; Çinliler de çizgili gömlek ile ürünün önünde fotoğraf çektirerek ölçekliyorlarmış:)
O günlerden bugüne akan zaman içinde, fuarların içinden çok sular aktı.
Artık fuarlar, uzaya gidip gelmek olmaktan çıktı…
Ülke olarak çok yol aldık. Hem teknoloji yatırımları, hem de tasarım anlayışlarımız çok değişti. “Bir şeyin iyisi, bizim sınırlarımız dışında yapılır” inancını yıktık. Bunun örnekleri Türkiye’deki fuarlarda çok net görülüyor.
Fuarlarımız, çağdaş çizgileri ile çok gelişmiş vaziyette.
Tabii daha çok çalışacağımız bir gerçek. Gelecek öngörülerimizi yerine getirecek teknolojik alt yapıları ve üretim tesislerini inşa etmemiz şart. Bugünü üreten teknolojilerin peşinde koşmak yerine –onlar bugün eskimiş vaziyette- gelecek üzerine kafa yormamız gerekiyor.
Ve en önemlisi; üniversiteler ile endüstriyi mutlaka ama mutlaka bir araya getirmemiz gerekiyor. Özellikle de sektörel bazda endüstriyel tasarım yapan bölümler ile üretim yapan kurumların bir araya gelmesi şart.
Geleceği kaybetmek istemiyorsak bu olmazsa olmazlardan biri…
Bütün bunları bana düşündüren, geçtiğimiz hafta Milano’da açılan İsaloni Fuarı ve Via Tortona Tasarım Günleri idi…
Geleceğin temsilcisi genç zihinlere çok ihtiyacımız var. Geleceği onlar temsil ediyor ve gelecekte üretilenleri onlar tüketecek.
Onların adına bugün bizim geleceği düşünmemiz “beyhude bir çaba”…
Gelecek nesilleri sistemi içine alanların, geleceği bugünden yakalama ihtimali çok yüksek. Fuarlar artık “uzay yolculuğu” değil. Daha zoru olan “geleceğe yolculuğun” zaman makineleri.
Gelecek, daima genç kalan zihinler için güzel gelecek…
Bir önceki yazı Hiiiiiç…
Comment
Mehmet Bey, yine güzel bir yazınızla ümidleri artırıcı ifadeleri görüyoruz. Elinize sağlık.
Geleceğin düşünülmesi büyük ölçüde “Dizayn Yönetimi” kavramı içerisinde de yer almakta sanırım. İsveç toplumunda 1840 lı yıllarda böyle bir çalışmanın başlamış olduğu bilgisi var. Finlandiya’nın 1870 ler Almanya’nın 1900 ler ve İngiltere’nin 1940 lardan itibaren gelecek tasarımını “dizayn yönetimi” olarak disipline kavuşturarak verimli sonuçlar elde ettiği bildiriliyor. Genç zihinlerimizin önderliğinizle yapacağı çok iş var. Sağlıkla kalın.